| - Bildiğim kadarıyla yaşayan akrabası yok. | Open Subtitles | كان طفلا وحيدا لا يوجد أقارب أحياء اعرف بشأنهم |
| Hayatta olan bir akrabası yok, ama acil durumlarda aranacak kişi olarak kız arkadaşını vermiş. | Open Subtitles | لا يوجد أقارب على قيد الحياه ولكنه قام بتسجيل صديقته بروك فنتن للاتصال بها فى حاله الطوارئ |
| - Yaşayan hiçbir akrabası yok. - Kimsesiz biriymiş. | Open Subtitles | لا يوجد أقارب عائشون الرجل كان وحيداً |
| O dükkanın sahibi Nursis Manukyan'ın yakın akrabası yok. | Open Subtitles | صاحب متجر الفيديو نيرسز ماكونين, ليس لديه أقارب |
| Bildiğimiz kadarıyla Taras'ın Amerika'da akrabası yok. | Open Subtitles | حسب علمنا ، (تاراس) ليس لديه أقارب في "الولايات المتحدة". |
| Hayatta bir akrabası yok. | Open Subtitles | ليس لديه أقرباء باقون على قيد الحياة |
| Hayatta bir akrabası yok. | Open Subtitles | ليس لديه أقرباء باقون على قيد الحياة |
| Ama şehirde başka akrabası yok. | Open Subtitles | و لكن ليس لديها عائلة هنا |
| - Hiç akrabası yok aslında. - Peki. | Open Subtitles | هيّ في الواقع ليس لديها عائلة |
| Bilinen bir akrabası yok. | Open Subtitles | لا يوجد أقارب. |
| akrabası yok. | Open Subtitles | لا يوجد أقارب |
| - Bright Hope'da akrabası yok. | Open Subtitles | (ليس لديه أقارب في (برايت هوب |