| Bu kadar değerli bir yükü taşımaya alışık değilim. | Open Subtitles | أنا لست معتاداً على حمل حمولات غالية كهذه |
| Benim için de oldukça küçük düşürücüydü, o türden insanlarla uğraşmağa alışık değilim. | Open Subtitles | كان اذلالاً لي ايضا انا لست معتادة على التعامل مع أناس من صنفه |
| Ben de sevişmenin ortasında benden birden uzaklaşan erkeklere alışık değilim. | Open Subtitles | حسناً ، لم أعتد على أن يتوقف الرجال في منتص المداعبه |
| Ben ağır işlere alışık değilim. Hep kaçtım bu tür işlerden. | Open Subtitles | لست معتادا على العمل الشاق كنت أحاول دائما أن أتجنبه |
| Sadece tüm bu flört saçmalıklarına alışık değilim bilirsin. | Open Subtitles | أنا فقط لست معتاد على المواعيد . الغرامية الفارغة |
| Evet. Hal, sadece, ben bunlara pek alışık değilim. | Open Subtitles | بالفعل، لكن أنت تعرف يا هال، لم أعتاد على كل هذا |
| Tüm olanlar için üzgünüm. İçmeye alışık değilim. | Open Subtitles | يؤسفني ذلك، ولكنّني غير معتادة على الشراب |
| Artık alkole alışık değilim. Ama kendimi daha iyi hissediyorum. | Open Subtitles | لست متعودة على أي كحول أكثر لكن أنا أحسن الآن |
| Bu vakitlere pek alışık değilim. Bizim orada bu saatte biz uyanmıştık. | Open Subtitles | انا لست معتاداً على هذه الساعات , في موطني , نكون في هذا الوقت على وشك الاستيقاظ |
| Seni bu sabah aramayı unuttum, çünkü ben, senden farklı olarak, her şeyi kendim yapmaya alışık değilim. | Open Subtitles | نسيت الاتصال بك هذا الصباح لاأنى على عكسك تماماً لست معتاداً على فعل كل شئ بنفسى |
| Kovboy filmlerini sevdiğimi itiraf etmeye alışık değilim. | Open Subtitles | حسناً ، أنا لست معتادة على الاعتراف لكني أحب الافلام الغربية |
| Çığırından çıkan işlere alışık değilim. | Open Subtitles | انا لست معتادة على ان علاقاتى الغرامية تنجح |
| Bu kadar geç saatte yolu arabalarla paylaşmaya pek alışık değilim de. | Open Subtitles | لم أعتد على رؤية السيّارات على هذا الطريق في هذا الوقت المتأخّر. |
| İnsanların beni öldürmeye çalışmasına alışık değilim. | Open Subtitles | انا لم أعتد على الناس الذين يحاولون قتلى |
| Kızların bana pas vermelerine alışık değilim de. | Open Subtitles | أنا لست معتادا على الفتيات جعل يمر في وجهي. |
| Açık konuşayım, kararlarımın eleştirilmesine alışık değilim. | Open Subtitles | أنا ستعمل نكون صادقين هنا أنا لست معتادا على كونها ثاني خمنت |
| Sadece tüm bu flört saçmalıklarına alışık değilim bilirsin. | Open Subtitles | أنا فقط لست معتاد على المواعيد . الغرامية الفارغة |
| İnsanların adıma karar vermesine alışık değilim, hepsi bu. | Open Subtitles | أنا فقط لم أعتاد أن تقرر الناس بالنيابة عني هذا كل مافي الأمر |
| Bu kadar dikkat dağıtan şeylere alışık değilim. | Open Subtitles | أنا غير معتادة على وجود الكثير من الإلهاءات |
| Birinin yatıya kalmasına alışık değilim. | Open Subtitles | هذا غير عادي جدا بالنسبة لي لست متعودة على إمتلاك نوم عميق |
| Bunlara alışık değilim biliyorsun. | Open Subtitles | انا فقط لم اتعود على كل هذا من قبل |
| Değil ama bu ortak soruşturma çabalarına pek alışık değilim de. | Open Subtitles | لا، انه ليس كذلك، انا فقط غير معتاد على تلك الجهود المشتركة |
| Ben ise bu kadar iyi giden ilişkilere alışık değilim. | Open Subtitles | وأنا لستُ معتاداً على علاقات تسير على ما يرام |
| Yalnızca, peşinde olduğun kızla ilgili böyle sorular sormana alışık değilim pek. | Open Subtitles | فقط لستُ معتادة على التحقيق القاسي بشأن فتاةٍ ما تسعى خلفها, لذا... |
| Söylediklerimden kuşku duyulmasına alışık değilim. | Open Subtitles | لست معتاده على أن يشك أحد فى كلامى |
| Şeye alışık değilim... | Open Subtitles | أنا لستُ معتاد علي |
| Böyle bir riske alışık değilim. | Open Subtitles | أنا فقط... لستُ معتادةً على هذا النوع من المخاطر |