| Diğerleri oldukça hırçın çünkü buna alışkın değiller. | Open Subtitles | ولكنها ليست مشكلة بعد الآخرين أصبحوا متوترين حقاً لأنهم لم يعتادوا عليه |
| Bu adamlar bizim, Indiana'nın merkezinde yaşadığımız türden zenginlik ve bolluğa alışkın değiller. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال لم يعتادوا على الثروه والشهره اللتي لدينا هنا في (انديانا الوسطى ) |
| - Çok teşekkürler. - Teşekkürler. Bu kadar çok insana servis yapmaya alışkın değiller. | Open Subtitles | شكرا جزيلا اخشى انهم ليسوا معتادين على خدمة هذا العدد الكبير من الناس |
| Chicago kışına alışkın değiller. | Open Subtitles | ليسوا معتادين على هذا الشتاء القارس في ـ شيكاغو ـ |
| Kaygılanmalarını istemiyorum çünkü muhtemelen birinci lige alışkın değiller. | Open Subtitles | لا أريد أن أقلقهم لأنهم على الأرجح غير معتادين على التعامل مع الكبار، |
| Misafirlerimiz Amerikan yemeklerine alışkın değiller. | Open Subtitles | ضيوفنا غير معتادين على الطعام الامريكي |
| - Ama.. bizim gibi insanlar alışverişe gitmeye alışkın değiller. | Open Subtitles | لكن.. أناس مثلنا ليسوا معتادين للذهاب للتسوق |
| Doğal olarak, evcilleştirilmemiş vahşi hayvanlar kafese konulmaya alışkın değiller ve hapsedilmenin stresiyle, korkmuş ve hüsrana uğramış hayvanlarda kafes cinneti baş gösteriyor. | Open Subtitles | بطبيعة الحال،هؤلاء الغير داجنون ، والبريون من الحيوانات ليسوا معتادين على حياة القفص، يتطور قفص الجنون عندما تتحرك الحيوانات الخائفه والمحبطة وتقاد الى الجنون من وطأة الحبس. |
| Yabancılara pek alışkın değiller. | Open Subtitles | "ليسوا معتادين على الغرباء هنا" |