| Güce karşı gerçeği savunmak fedakârlık gerektirmemeli Ama öyle değil. | TED | قول الحق أمام القوة يجب ألا يكون تضحية، لكنه كذلك. |
| Böyle bir gecenin, şu anda hayatım için önemini... muhtemelen anlayamazsın, Ama öyle. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتخيل كم تعتبر ليلة كهذه هامة جداَ في حياتي لكنها كذلك |
| Gazetelerin ön sayfalarını kaplayacağımızı söyleseydiniz size inanır mıydım emin değilim Ama öyle oldu. | TED | لو أخبرني أحدهم أنها ستتصدر كل تلك الجرائد، لما صدقته. لكن ذلك هو ما حصل. |
| Biliyorum burası bir saray değil, Ama öyle olmak zorunda. | Open Subtitles | أعرف أن هذا ليس قصرا لكن هذا ما امكننا فعله |
| Sadakat gibi görünmeyebilir sizin düşünebileceğiniz gibi olmayabilir Ama öyle. | Open Subtitles | لا يبدو مثل الإيمان ليس كما تفكرون بالأمر ولكنه كذلك |
| Kulağa pek hoş gelmiyor Ama öyle. Köpek yavrusu. | Open Subtitles | أعرف, هذا لايبدو جيدً لكنه كذلك, الجرو الصغير |
| Son zamanlarda dışarıya çıktınız mı bilmem, Ama öyle. | Open Subtitles | لا أعرف إن رأيت ما بالخارج مؤخرًا لكنه كذلك. |
| Bu benim ailem olamaz. Ama, öyle. | Open Subtitles | من المستحيل أن تكون هذه عائلتي لكنها كذلك |
| Bunu ben de istemiyorum aynı benim karanlık zamanlarımın olmasını istemediğim gibi Ama öyle. | Open Subtitles | انا لا أريده أن يكون أيضا كما انني لا اريد لأموري السوداوية ان تكون جزءا مني لكنها كذلك |
| Çok farklı hissesedeceğimi düşünmüştüm Ama öyle hissetmiyorum. | Open Subtitles | لقد ظننت بأنني سأشعر باختلاف شديد لكن ذلك لم يحدث |
| Birçok kişi, orada gönüllü çalışmak için çok fazla Mormon ve çok fazla kendini beğenmiş olduğumu düşünebilir Ama öyle biri değilim. | Open Subtitles | ربما الكثير يعتقدوا بأنني مُتدينةً للغاية ومتغطرسةً حتى أتبرع لذلك , لكن ذلك ليس صحيحً |
| Kim bilir, Ama öyle görünüyor birkaç yıldır orada olmalı. | Open Subtitles | من يدري، لكن هذا ما يبدو. كان هناك لبضع سنوات. |
| - Neden tuhaf bilmiyorum Ama öyle. - Tuhaf mı? | Open Subtitles | انا لا اعلم لماذا هذا مضحك , ولكنه كذلك مضحك ؟ |
| Ama öyle bir projenin ortasındayım ki ince ayar gerekli. | Open Subtitles | لكن أَنا في منتصف مشروعيحتاجالى... التواء |
| Seni korkutmak istemem Ama öyle. | Open Subtitles | لا أريد أنّ أفزعكِ، لكن تلك هي الحقيقة. |
| Yani, gittikten hemen sonra fark edememiştim Ama öyle. | Open Subtitles | اقصد انا لم ادرك ذلك الا بعد ان غادرتِ لكن نعم |
| Goa'uld'un varlığımızı hissedince geri çekileceğini bekliyorduk, Ama öyle olmadı. | Open Subtitles | و قد توقعنا أن يتراجع الجواؤلد بمجرّد ظهورنا لكن هذا لم يحدث |
| Bir tabloya yansıtıldığında ise bir tür nesnel bilimsel gerçekmiş gibi gelir Ama öyle değil. | TED | طالما هو موضوع في رسم بياني، تشعرك بأنه علم موضوعي نوعًا ما، لكنه ليس كذلك. |
| Bana annemin araba kazasında öldüğünü söyledi. Ama öyle olmamıştı. | Open Subtitles | أخبرني أنّها ماتت في حادثة سير، لكنها لم تمت في حادثة سير. |
| Gezgin gibi bir şeye benziyor ama, öyle olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | يبدو وكأنه نوعأ ما مستكشف ولكن ذلك لايمكن أن يكون هو الأمر |
| Ama öyle! | Open Subtitles | ولكنه حدث |
| İlginç olacağını düşünmemiştim, Ama öyle. | Open Subtitles | لم أعتقد أنها ستكون مثيره للإهتمام ولكنها كذلك |
| Tam tersi olmalıydı Ama öyle olmadı. | Open Subtitles | كنت ارجو ان تكون بطريقة اخرى ولكن هذا ما حدث |