| Sedye dışında bir ambulansta bulunan her şeye sahip. | TED | تحتوي على كل شيء لدى سيارة الإسعاف باستثناء سرير. |
| Hayatta kalan tek kişi ambulansta yeniden canlandı ve hastaneye kadar dayandı. | Open Subtitles | لقد تم إنعاشه فى سيارة الإسعاف فى الطريق إلى المستشفى و كان الناجى الوحيد |
| ambulansta birisi var ve kız ölmüş... ve bence sebebini sen biliyorsun. | Open Subtitles | .. هناك فتاة في سيارة الإسعاف وهذه الفتاة ميتة و أنا أعتقد أن لك علاقة بالموضوع |
| Bunu ambulansta yatan adam söylüyor. | Open Subtitles | قل ذلك للرجل الذي يستلقي في مؤخرة سيارة الاسعاف |
| ambulansta çalışmak, kamu hizmeti olarak kabul ediliyor, bu yüzden arka arkaya iki vardiya yapacağım. | Open Subtitles | الان اسمعي. ان ركوب سياره الاسعاف يعتني بالخدمات الاجتماعيه لذا انا اقوم بورديتان جنب الي جنب ولذا ان |
| 15 yaşımdayken acil müdahale kursuna gittim, sonrasında gönüllü olarak bir ambulansta çalışmaya başladım. | TED | عندما كان عمري 15، أخذت دورة إسعافات أولية وذهبت للتطوع في سيارة إسعاف. |
| ambulansta bile insanlar konuşuyordu ve sanki sanki sağır olmuştum. | Open Subtitles | حتى بداخل سيارة الإسعاف الناس كانو يتحدثون و كنت أشعر.. أشعر كما لو أنني أصبتُ بالصمم |
| Hayır, ambulansta uyanıp neler olduğunu anlayamam dışında bir şey hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا, أنا لا أذكر أيّ شيء عدا أني إستيقظت في سيارة الإسعاف, أتسائل ما كل هذه الجَلَبَة |
| ambulansta eşlik edecek. Birkaç dakikaya yola çıkarlar. | Open Subtitles | سيرافقها في سيارة الإسعاف يجب أن ينطلقوا خلال دقائق |
| ambulansta kan yüzünden elbiselerimi çıkarmak... - ...zorunda kaldılar. | Open Subtitles | نزعوا عنّي ملابسي في سيارة الإسعاف بسبب الدّماء. |
| Kayıp sağlık görevlisinin numarası burada. Telefonun hâlâ ambulansta olduğunu umuyoruz. | Open Subtitles | هذا رقم أحد المسعفين، نأمل أن الهاتف لا يزال في سيارة الإسعاف |
| - Hayati bir durum mu var? Kocam ambulansta, Kopenhag'da bir kalp bulduk. Kalp nakli yapılması gerekiyor. | Open Subtitles | زوجي في سيارة الإسعاف ونريد نقله إلى كوبينهاغن حتى يجري عملية للقلب |
| Vardığımızda yaşıyordu ama ambulansta kalp krizi geçirdi. Bilinci bir daha yerine gelmedi. | Open Subtitles | كان حياً عندما وصلنا إليه ولكنه مات في سيارة الإسعاف |
| Uzaktan izleyen bir araba, keskin nişancı yok ama ambulansta iki ajan daha ekleriz. | Open Subtitles | سيارة واحدة وموقف مغطى، بدون قناصين مع سيارة الإسعاف وإضافة اثنان من عملاء المخابرات |
| Bir kez arabadan çıkarılmadan önce, bir kez de ambulansta kalbi durdu. | Open Subtitles | توقف قلبه مرة قبل أن يتم تخليصه من السيارة ومرة في سيارة الإسعاف. |
| 20 adam çalıntı ambulansta vardiyalı olarak çalışmış. | Open Subtitles | حصلت على 20 شخص كانوا يتعاقبون نوبات سيارة الاسعاف المسروقة |
| Yaşlı kadıncağız ambulansta can verir, ve o da hiçbir şey olmamış gibi çekip gider. | Open Subtitles | ثم ماتت في سيارة الاسعاف وعاد هو الى السجن |
| Çocuklar, hiç hoş değil. ambulansta iki dakikalığına öldüm ben. | Open Subtitles | شباب, ليس جيد.لقد مت لدقيقتين في سياره الاسعاف |
| İki sene boyunca Kudüs'te bir ambulansta gönüllü olarak hizmet verdim. | TED | لمدة سنتين في القدس تطوعت للعمل في سيارة إسعاف |
| ambulansta durdugu anda kalbi bitmisti. | Open Subtitles | لقد ماتَ قلبها في اللحظة التي توقّف فيها في سيّارة الإسعاف |
| Bu polis memuru Joe Charles. ambulansta annem ve Carol'la birlikteymiş. | Open Subtitles | هذا الضابط جو تشارلز لقد جاء في الإسعاف مع أمي وكارول |
| ambulansta sürekli adını sayıklıyordun. | Open Subtitles | على ما يبدو، بقيت تكرره في سيارة الأسعاف |
| Seni koruyacağım. ambulansta buluşuruz. | Open Subtitles | سأقوم بتأمين طريقك قابليني عند عربة الإسعاف |