"anlıyorsunuz" - Traduction Turc en Arabe

• تتفهم
• كما تعلمون
• تفهمان
• تفهمون
• أتفهمون
• أنت تفهمين

anlıyorsunuz değil mi, Mr. Poirot, bu son derece hassas bir mevzu.
و يبد لي أنك تتفهم يا سيد "بوارو" أنها مسألة بمنتهى الحساسية

Karımı şehirden çıkarmaya çalışıyorum. Bunu anlıyorsunuz değil mi?
كنت احاول أن أخرج زوجتي خارج المدينة انك تتفهم ذلك ..

İyi yavaş, anlıyorsunuz, ailenizle beraber, TV kapalıyken bir yemek yemeye,
والبطيء الحسن، كما تعلمون ، هو أخذ الوقت لأكل وجبة مع عائلتك، و التلفزيون مغلقا.

Ben o 10 dakikayı hikaye sırasında buluyorum, anlıyorsunuz, oğlum aniden " bugün oyun oynarken beni gerçekten rahatsız eden birşey oldu" diyecektir.
أجد أن 10 دقائق لقصة، كما تعلمون ، ابني يقول فجأة : "أنت تعرف، حدث شيء في الملعب اليوم الذي أزعجني حقا. "

Neden daha fazla yorumda bulunamadığımı anlıyorsunuz.
أنتما تفهمان سبب عدم إمكاني على التعليق أكثر

Alt tarafı bir grup hücre. Karaciğerinizi anlıyorsunuz ya!
إنها فقط تجمع خلايا. أنتم تفهمون الكبد.

Evet ama insan gibi mi anlıyorsunuz?
بلى لكن أتفهمون كما يفهم الرّجال

Ne demek istediğimi anlıyorsunuz, değil mi? Anlıyor musunuz?
أنت تفهمين ما أعنيه, اليس كذلك؟

anlıyorsunuz, değil mi Bay Caul?
أنت تتفهم ذلك.. أليس كذلك يا سيد كول؟

Kendiniz de bir baba olduğunuzdan, ...onları sağ salim geri alabilmek için herşeyi yapabileceğimi eminim ki anlıyorsunuz.
قد تم اختطافهم كأب اعلم انك تتفهم

Evet. anlıyorsunuz, değil mi?
أجل، أنت تتفهم هذا، أليس كذلك؟

- anlıyorsunuz, değil mi?
انك تتفهم هذا , اليس كذلك؟

O zaman bu ilgimizi anlıyorsunuz. Değil mi, Bay Grieves?
إذن فأنت تتفهم اهتمامنا المُلِحّ أليس كذلك سيد (غريفز)؟

Sadece bir süreliğine, anlıyorsunuz ya.
فقط لبعض الوقت، تتفهم هذا.

Halen hıza aşığım. anlıyorsunuz, Londrada yaşıyorum, ve bir gazeteci olarak çalışıyorum, ve hareketi ve aceleciliği seviyorum, ve bunlardan gelen adrenalin fırlamasını.
ما زلت أحب السرعة. كما تعلمون ، أنا أعيش في لندن، وأنا أعمل كصحفي، وأنا أستمتع بالزن والمشاغل، و ذروة الأدرينالين التي تأتي من كل من تلك الأشياء.

Şöyle düşündüm, "Elbette ki Tanrı'ya inanıyorum, ama anlıyorsunuz ya, bu kalp kelimesi hoşuma gitmedi çünkü Tanrı'yı insanileştiriyor, ayrıca onu erkeksileştiriyor da."
وفكرت : "حسنا ، بالطبع أنا أؤمن بالله، ولكن ، كما تعلمون ، أنا لا أحب كلمة القلب، لأنها تأنسن الله، وأنا لا أحب هذه الكلمة ، له ، لأنها تجعل لله جنس ".

Gayet iyi anlıyorsunuz.
وانسا ذلك بعد ثانيتين انتما تفهمان بشكل ممتاز

Bu hoşuma gitti. Gerçekten şirin. Birbirinizi açıkça anlıyorsunuz.
احبّ هذا، إنّه لطيف حقّا يبدو بوضوح أنّكما تفهمان بعضكما يا رفاق

Endüstri çalışanları olarak sizler bunu anlıyorsunuz ama hükümetler anlamıyor.
تفهمون ذلك في إطار الصناعة؛ الحكومات لا تفعل ذلك.

Projenin esas amacını anlıyorsunuz.
تفهمون المغزى الرئيسي من المشروع

Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
أتفهمون ما أقول؟

(Gülüşmeler) Kafayı yiyecektim, ne dediğimi anlıyorsunuz değil mi?
(ضحك) بدأت أشعر بالخوف، أتفهمون قصدي؟

Ne demek istediğimi anlıyorsunuz, değil mi?
أنت تفهمين ما أعنيه, اليس كذلك؟

İngilizceyi normal anlıyorsunuz, değil mi?
أنت تفهمين الأنحليزيه تماما، صحيح؟