| Yatağımı getirdin. Anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | لقد قمت بإحضار المرتبة لي و الإتفاق هو الاتفاق |
| Halledemeyeceğim bir şey değil. Ödül sende değil. Anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | لا يوجد شيء لا أستطيع إصلاحه أنت لم تحصل على الجائزة الإتفاق هو إتفاق |
| Stacy ve Liz'e gelince... anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | أما بالنسبة إلى ستايسي و ليز حسنا.الاتفاق اتفاق |
| Şey, çok kötü, dostum. Anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | هذا سئ للغاية يا صديقي الاتفاق مازال اتفاقاً |
| Sana anlatmayı da çok isterdim; ama anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | اود اخبارك اكثر و لكن الاتفاق هو الإتفاق |
| Kusura bakma, altın çocuk. Anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | . آسف أيّها الفتى الذّهبي الإتفاق هو اتفاق |
| Benim geldiğim yerde anlaşma anlaşmadır. El sıkışmıştık lanet olası! | Open Subtitles | .ومن المكان الذي جئت منه، الإتفاق هو إتفاق .لقد تصافحنا، اللعنة |
| Bu adil değil. Anlaşma sözlü olsa da anlaşmadır. | Open Subtitles | هذا غير عادل، أعني أنّ الاتفاق الشفهي يبقى اتفاقاً |
| Yatağımı getirdin. Anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | لقد قمت بإحضار المرتبة لي و الاتفاق هو الاتفاق |
| Yozlaşmış olmamın bir önemi yok çünkü anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | لا يهم اني فاسد او لا الاتفاق يبقى اتفاق |
| Siz ve havayolları arasında mutabık olunan tüm haklara haiz olabilmeniz için gereken dostça bir anlaşmadır. | Open Subtitles | أنه اتفاق ودي بينك وبين شركة الطيران التي توافق بموجبها على سحب جميع المطالبات والدعاوى ضد الشركة |
| Hukuk basitçe birbirimize olabildiğince karışmamamız için hepimizin yaptığı bir anlaşmadır. | Open Subtitles | القانون ببساطة هو إتفاق بأن نبذل ما بوسعنا للإبتعاد عن طريق الآخرين |
| Dur bir saniye bayan. Anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | .تمهلي لحظة، يا سيّدتي .الإتفاق هو إتفاق |
| Ama konser organizatörü ile, bir anlaşmamız var ve bu kutsal bir anlaşmadır. | Open Subtitles | لكننا عقدنا اتفاقاً ودياً مع متعهد الحفلات وهذا التزام مقدس |
| Söz anlaşmadır. | Open Subtitles | الأتفاق أتفاق |
| Garanti, üreticiyle aramızda olan kutsal bir anlaşmadır. | Open Subtitles | الكفالة هي ميثاق مقدّس بيننا وبين المُصنِّع. |
| Tamam, anlaşma anlaşmadır, o yüzden... | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أن الأتفاق لابد أن يُنفذ،لذا أخلعي هذه |
| yıktığımız ülkeyi baştan inşaa etmek bu eğer büyük inşaat şirketleriniz varsa çok iyi bir anlaşmadır. | Open Subtitles | بعض صفقات إعادة الإعمار المربحة جدا جدا, لإعادة إعمار البلد التي قمنا بتخريبه و هي صفقة ٌ مربحة ٌ جدا ,إذا كنت تملك شركات |
| Evet, neyse. - Anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | أجل، في مُطلق الأحوال الرهان يحقّ وفاءه. |