| Bu, inşa, tatlım. Senin bunu anlaman lazım. | Open Subtitles | إنّه بناء ، عزيزي ، يجب أن تفهم ذلك من دون الناس |
| Ama neden doktor olduğumu anlaman lazım. | Open Subtitles | لكن يجب أن تفهم أن هناك سبب بأن أصبحت طبيبة |
| anlaman lazım. Goeth muazzam baskı altında. | Open Subtitles | عليك أن تفهم أن القائد جوز عليه ضغط كبير |
| anlaman lazım, Jenna'nın beni sevmesini istiyorum sadece. | Open Subtitles | عليك أن تفهم أردت أن تعجب بي جينا فقط |
| Buradaki yardımsever teklifi anlaman lazım. Üstlerden geliyor. | Open Subtitles | عليك أن تفهمي مقدار الإحسان في هذا العرض العرض من أطراف عليا |
| Biz ilerlemeden önce şunu anlaman lazım hali hazırda kendi annemle öpüştüğüme dair bildiğim bir yalan biliyorum. | Open Subtitles | والآن قبل أن نُكمل، يجب أن تفهمي أنني أعرف الكذب بسهولة مثلما أعرف قُبلة والدتي. |
| Bizim bu çeşit davranışlara karşı çok sert kurallarımız olduğunu anlaman lazım. | Open Subtitles | يجب أن تعلم أن لدينا قواعد صارمة فيما يتعلق بهذه التصرفات |
| Pekâlâ, yaşanan olayları anlaman lazım tamam mı? | Open Subtitles | حسنًا، يجب أن تفهم ماذا حدث هناك، حسنًا؟ |
| Tümörün var. Şunu anlaman lazım, bir şey yapmazsan eğer öleceksin. Ama sen, bunda kararlısın. | Open Subtitles | لديك ورم, يجب أن تفهم أنه إذا لم تقم بأي شيء فإنك ستموت, هذا هو القرار الذي تتخذه |
| Almanya'ya döndüm. Tümörün var. Şunu anlaman lazım, bir şey yapmazsan eğer öleceksin. | Open Subtitles | سأعود إلى ألمانيا - لديك ورم, يجب أن تفهم ذلك - |
| Bunu anlaman lazım. | Open Subtitles | يجب أن تفهم هذا |
| Bunu anlaman lazım. | Open Subtitles | يجب أن تفهم هذا |
| Durumu anlaman lazım. | Open Subtitles | إنك يجب أن تفهم الوضع |
| - Belki seninde anlaman lazım. - Kiera. | Open Subtitles | و ربما ينبغى عليك أن تفهم أيضًا - "كيرا" - |
| Durumu anlaman lazım. | Open Subtitles | عليك أن تفهم ديترويت " في فترة فراغ سلطة " |
| Bunu anlaman lazım, tamam mı? | Open Subtitles | عليك أن تفهم هذا ، حسنا؟ |
| Aklımın nerede olduğunu anlaman lazım. | Open Subtitles | عليك أن تفهم موقفي |
| Ama şunu anlaman lazım ki daha önce de sevdiklerimi hayatımdan çıkardığım oldu. | Open Subtitles | . . لكن عليك أن تفهم |
| -Canım, anlaman lazım... -Grushenka, bizi durduramazsın. | Open Subtitles | يا عزيزتي عليك أن تفهمي - لا يمكنك إيقاف هذا - |
| Birşeyleri anlaman lazım. | Open Subtitles | عليك أن تفهمي شيئاً |
| Herkes bir tarafa, bunu en çok senin anlaman lazım. | Open Subtitles | أنتِ من بين كل الناس يجب أن تفهمي هذا |
| Leslie, şunu anlaman lazım ki şu anda dünyadaki en özel yere gidiyoruz. | Open Subtitles | (ليزلي)، يجب أن تفهمي نحن متوجهان لأكثر مكان مميز على سطح الأرض |
| Hey, Jackson, bazı erkeklerin kadınların arkadaşlığını tercih ettiğini anlaman lazım. | Open Subtitles | "جاكسون", يجب أن تعلم أن هناك بعضهم يُفضل مصاحبة النساء |