| Doğruluğu çok kesin olmayan ama pek çok insanın anlattığı bir hikaye vardır. | TED | هناك قصة، التي هي ليست مؤكد أنها صحيحة، لكن يرويها الكثير من الناس. |
| Sana anlattığı tüm o yalanlara sana karşı tüm ilgisizliğine rağmen. | Open Subtitles | , بالرغم من كل الأكاذيب التي قالها لكِ كم أنه تجاهلكِ |
| Sana annemin bana her zaman anlattığı bir hikayeyi anlatacağım. | Open Subtitles | سوف أروي لك القصة التي إعتادت أمي ان ترويها لي |
| Büyük bir tüketim malları şirketinde İnsan Kaynakları Müdürü olarak çalışan Christopher'ın anlattığı gerçek bir hikayeydi. | TED | كانت تلك قصة حقيقية، رواها لي كريستوفر، مدير موارد بشرية نشيط في شركة استهلاكية كبيرة. |
| Boktan şeylerden konuşmak istiyorsan, Stella Neidman'ın Rod Steiger hakkında yüzüncü kez anlattığı öyküsünü dinle. | Open Subtitles | بالنسبة للحياة البائسة إستمعي إلى ستيلا نيدمان و هي تحكي قصتها مع رود ستيجر للمرة المائة |
| Spike'ın kız kardeşime anlattığı hikayeye kulak verelim. | Open Subtitles | لنستمع إلي القصة التي كان يحكيها سبايك لأختي الصغيرة |
| Ne olmuş ona? Karının anlattığı şeyleri anlamaya çalışıyorum sadece. | Open Subtitles | أنا أحاول فقط فهم الأشياء التي قالتها زوجتك |
| Neden acaba, erkeklerin anlattığı hikâyelerin evrensel bir önemi olduğu varsayılırken, kadınların hikâyelerinin sadece kadınlarla ilgili olduğunu düşünülüyor? | TED | لماذا نعتقد أن القصص التي يرويها الرجال تعتبر ذات أهمية كبيرة، وقصص النساء يعتقد بأنها مجرد حكايات عنهن؟ |
| Geçmişin hikâyelerini galiplerin anlattığı gerçekten doğru ama ben yeni bir nesilim. | TED | لقد كان صحيحًا بالفعل أن قصص التاريخ يرويها المنتصرون القدماء، ولكنني أنتمي لجيل جديد. |
| Sadece parayı ve erken emekliliği açıklamak için kızına anlattığı bir hikayeydi. | Open Subtitles | إنها مجرد قصه قالها لإبنته ليشرح مفاجئة تقاعده المبكر |
| Size anlattığı hikaye hem mahkemeye hem de polislere anlattığı hikayeyle örtüşüyor. | Open Subtitles | حسنا، تلك القصة التي أخبرك إياها تطابق القصة التي قالها في المحكمة والقصة التي رواها للشرطة أثناء التحقيق معه |
| Büyük İskender'e annesinin anlattığı bir hikaye vardı ve dünyayı ele geçirmeye koyuldu. | TED | ألكساندر كانت لديه قصة ترويها له والدته، وبهذا خرج ليقهر العالم. |
| Bay Treves'in dün gece anlattığı çok garip bir hikâyeydi, değil mi? | Open Subtitles | يا لها من قصة غريبة تلك التى رواها السيد تريفيز ليلة امس,اليس كذلك ؟ |
| Küçüklüğüm, annemin Chicago'nun ışıkları, enerjisi ve insanları hakkında anlattığı hikâyeleri dinleyerek geçti. | Open Subtitles | -عندما كنت صغيره,امي كانت تحكي لي قصصا عن شيكاغو -عن الاناره,والطاقه , والناس |
| Özellikle öğrendiklerimi hatırlamamı sağlamak için anlattığı... çocuksu, eğitici öykülere bayılırdı. | Open Subtitles | وكان يحب بالخصوص قصص الأطفال التعليمية التي كان يحكيها لي لمساعدتي في تذكر ما تعلمته |
| O gece Hannah'nın anlattığı gibi olmadı. | Open Subtitles | تلك الليلة لم تحدث بالطريقة التي قالتها هانا |
| Ve bana anlattığı kadarıyla hiç de kolay olmamış. | Open Subtitles | وحسب ماقاله لي لم يكن هذا سهلاً |
| Eddie Condon'un anlattığı hikayeye göre,.. | Open Subtitles | القصة التي حكى إيدي كاندون عنها إيديكاندون. |
| Reddington'ın kim olduğuna ve seninle olan bağlantısına dair... anlattığı her hikaye-- yanıtlar aradığını biliyordu ve... hayatına tekrar girmek için bu fırsatı değerlendirdi. | Open Subtitles | كل القصص التي أخبركِ إياها (ريدينجتون) بشأن هويته ... وصلته بكِ لقد علم أنكِ سوف تبحثين عن إجابات |
| Şimdi her şeyi hatırlıyorum. Büyükbabamın anlattığı her şeyi. | Open Subtitles | أنا أتذكر كُل شيءٍ الآن، كُل شيءٍ أخبرني به جدي. |
| Onun için neden bu kadar önemli olduğunu sorunca anlattığı hikaye hayatımı değiştirdi. | Open Subtitles | عندما سألت لماذا يعني له الكثير القصة التي أخبرني عنها غيرت حياته |
| Arka bahçedeki çadırda bize hikâye anlattığı zamanları hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تتذكرين عندما كان يحكي لنا قصصًا في الخيمة بالفناء الخلفي؟ |
| 8 yaşında bir çocuğun, ailesinin onu istemediğini unutmak için anlattığı hikâye. | Open Subtitles | طفل عمره 8 سنوات يخبرها لنفسه لإخفاء حقيقة ان والديه لم يردوه |
| Bir yerel gazetenin anlattığı gibi her salı bir okumuş kişinin aşırı tutucu katillerin kurşunlarıyla düştüğü bir sezondu. | TED | في موسم وصفته الصحف المحلية بسقوط باحث كل يوم ثلاثاء برصاص القتلة الأصوليين. |