"anlayacağı" - Traduction Turc en Arabe

    • يفهمه
        
    • يفهمها
        
    • تفهمها
        
    • يفهمونها
        
    • يفهموها
        
    anlayacağı bir şey hakkında konuş. Büyük hayvan avı mesela. Open Subtitles تحدث معه عن شئ يفهمه مثل الصيادين المحترفين , على سبيل المثال
    Neden sıradan bir kitap yazmıyorsun? Diğer insanların anlayacağı bir kitap. Open Subtitles لما لاتكتب كتاب عادى كى يفهمه بقيه الناس
    İçten içe onu onun anlayacağı şekilde sevmemi istediği düşüncesi. Open Subtitles كان يرجو سرّاً لو أنّي بادلتُه الحبّ بطريقةٍ يفهمها.
    Yokluğundan istifade yalnızca fizikçilerin anlayacağı fıkralar anlatalım. Open Subtitles لنستغل غيابه ونقول المزحات التي لا يفهمها سوى الفيزيائيين
    Ama bir eşin bir... bir anneden daha iyi anlayacağı şeyler olduğunu anlamalı. Open Subtitles لكن ينبغي أن تفهم هناك بعض الاشياء تفهمها الزوجة أفضل من الأم
    Biz sadece onun gibi bir psikopatın anlayacağı dilden cevap veriyoruz. Open Subtitles نحن فقط نقوم بالرد بلغة فقط المرضى النفسيين مثله يفهمونها
    Hayır, hayır, dur sen, ben de senin gibi orospu çocuğunun anlayacağı şekilde izah edeyim. Open Subtitles لا، لا، لا، ذرني أقول لك بطريقة أشخاص أمثالك يفهموها يا أيه الوغد
    Bir ejderhanın anlayacağı tek şey burnuna sopayla vurmaktır. Open Subtitles الشيء الوحيد يفهمه التنين هو أنف الموظفين
    Şimdi bunu genç bir adamın anlayacağı şekilde anlatayım: Open Subtitles دعني الآن أوضّح هذا بحيث يفهمه كلّ ولد صغير
    Çünkü sadece insanların anlayacağı bir hisle dolmuştum. İntikam! Open Subtitles لأنني كنت مملوء بالشيء الوحيد الذي يفهمه البشر، الإنتقام
    Eğer bir adamın anlayacağı bir şey varsa... Saygıdır. Open Subtitles اذا كان هناك شئ واحد يفهمه الرجل...
    O zaman ben ona anlayacağı bir şey veririm. Open Subtitles حسنا, سأعطيه شيئا يفهمه
    Hubert'in anlayacağı dilden artık konuşabiliriz. Open Subtitles هذه عملته (وهو الشيء الوحيد الذي يفهمه (هيوبرت
    - Bunu herkesin anlayacağı zaman konuşuruz. Open Subtitles يعني أن أمي و أبي قاما بإجراء محادثة و سنقوم بمنافشتها فيما -بعد حتى يفهمها الجميع
    Ben sadece onun kişiliğini alıp herkesin anlayacağı şekilde kelimelere döktüm. Open Subtitles "أنا أخذت شخصه فقط" "ووضعته في كلمات يفهمها الجميع"
    Ancak onun anlayacağı şekilde yazılmış. Open Subtitles و مكتوبة بطريقة لا يفهمها أحد غيرها.
    Onunla anlayacağı dilde konuş. Open Subtitles تتحدث إليها باللغة التي يفهمها. أنت...
    Bütün manşetlerde yer alıyor ve halkın kolayca anlayacağı bir şey. Open Subtitles لقد تصدرت القصة الصحف ومن السهل للناس تفهمها
    Şimdi senden gerçeği Maisie'nin anlayacağı şekilde anlatmanı istiyorum. Open Subtitles أريد منكِ أن تقولي الحقيقة بطريقة يمكن أن تفهمها (ميسي)
    Ocak ayına gelindiğinde, espri, bizim askerlerimizin anlayamayacağı, ama Almanların anlayacağı bir haldeydi. Open Subtitles و بحلول شهر (يناير) ...شكلنا نكتة لا يفهمها جنودنا و لكن جنود الألمان يفهمونها
    Bu yalnızca onların anlayacağı gizli bir dil. Open Subtitles انها لغه سريه فقط يمكنهم أن يفهموها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus