| Anlaşılan, karısı yulaf ezmesine antifriz koyuyormuş. | Open Subtitles | اتضح ان زوجته كانت تضع له مضاد التجمد في وجبة الشوفان |
| - antifriz ister misin? | Open Subtitles | هل تريد القليل من مضاد التجمد مع هذا ؟ |
| antifriz bu renktedir ama Miami'de onu kimse kullanmaz. | Open Subtitles | مضاد التجمد بهذا اللون " لكن لا أحد يستعمل هذا في " ميامي |
| antifriz, amonyak, beyazlatıcı, süpürge sapı, kesik telefon kabloları. | Open Subtitles | ,مضاد للتجمد, أمونيا. مبيض عصا مكنسة, سلك هاتف مقطوع |
| Futbol ona Kronik Travmatik Ensefalopati hastalığını verdi, bu hastalık da beynine 1 şişe antifriz içmesini söyledi ve öldü. | Open Subtitles | طبيب كرة القدم قال إنه "تليف الدماغي المزمن وشرب غالون من مضاد للتجمد ومات. |
| Bu yüzden, neden antifriz ve beyazlatıcı kullandığını anlıyorum... | Open Subtitles | لهذا السبب أفهم ...استخدام مضاد التجمد والمبيض |
| Sende antifriz var. | Open Subtitles | لديك مضاد التجمد |
| İçlerinden biri Adams'a antifriz içirmiştir. | Open Subtitles | ربما أحدهم مرر إلى " آدم " مضاد التجمد |
| antifriz içiyor. | Open Subtitles | إنها تشرب مضاد التجمد. |
| Ama bilirsin, birkaç sene önce New Jersey'de bir olay olmuştu bir genç anne ve babasının buzlu çayına antifriz koymuştu. | Open Subtitles | لكن تعرف بأنه كانت هناك قضية في "نيو جيرسي" قبل بضع سنوات فتى في سن المراهقة قام بوضع مضاد للتجمد في الشاي المثلج الخاص بوالديه |
| Sanıyorum antifriz. | Open Subtitles | أخمن أنه سائل مضاد للتجمد |
| - antifriz. | Open Subtitles | - مضاد للتجمد - |