| Artı, bu aşırı yükseliş oranları ile arızalar yüzeysel bozulmaları aştı. | Open Subtitles | ورأينا كذلك إرتفاعاً غير متجانس في الأعطال المركزية بمقابل الهامشية |
| Bazen mekanik arızalar olabiliyor. Havadayken olacağına burada olsun. | Open Subtitles | إننا آسفون,هذة الأعطال الميكانيكية تحدث باستمرار من الأفضل أن نكتشفها قبل اقلاع الطائرة |
| Yani, eğer buna neyin sebep olduğunu bilseydim, bir şeyler yapabilirdim ama bu arızalar her tarafta ortaya çıkıyorlar. | Open Subtitles | لو كنت أعرف ما الذي تسبب في ذلك لكان بإمكاني أن أفعل شيء حيال ذلك ولكن هذه الأعطال تظهر في كل مكان |
| Dediğin gibi deli falan değil ama bir takım arızalar olabilir kendisinde. | Open Subtitles | لذلك فهو ليس مجنونا، كما كنت تقول ولكن قد يكون هناك بعض الأعطال |
| Bütün o arızalar Erika'nın beta test aşamasında olan bir yazılımın çalışıp çalışmadığından emin olmak için mi yapıldı? | Open Subtitles | أتقولون أن كل الأعطال السابقة كانت ناجمة من اختبارها للفيروس و تأكدها من نجاحه؟ |
| arızalar yaşıyoruz. | Open Subtitles | واجهتنا بعض الأعطال الغير مفهومه |
| arızalar artıyor. | Open Subtitles | المزيد من الأعطال |