| Bir armağan olduğunu söyleyebilirdim ama benimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لقد كانت هدية منى , الأمر ليس له علاقة بى |
| Gücü insanlığa armağan, ama ateşten yapılmış şeylerin canını acıtıyor. | Open Subtitles | قوته هدية للانسان ولكنه يؤذي تلك الكائنات المخلوقة من نار |
| Güzelliğimi armağan etmek çok arzuladığım o güzelliği almak anlamına geliyorsa ya? | Open Subtitles | وماذا لو كان جعل جمالي هدية يعني أن أتلقى الجمال الذي أشتهيه؟ |
| aslında ne kadar muhteşem bir armağan olabileceğini, hayatlarımızı nasıl yaşadığımıza dair nasıl çarpıcı bir içgörü olabileceğini fark ettim. | TED | ثم أدركت أن هذه التجربة هي هبة رائعة يمكن أن تحدث، يا لها من سكتة للبصيرة عن كيفية عيشتنا لحياتنا. |
| Bu dünyada yalnızca So'nun verebileceği eşsiz bir armağan vardı. | Open Subtitles | هناك هديّة وحيدة التي من الممكن أن يعطيها سو لك. |
| İşin gerçeği, bu armağan dünyaya 1738'de Hollandalı bilge Daniel Bernoulli tarafından verildi. | TED | وقد وضح، في الواقع، أن العالم قد مُنح هذه الهدية عام 1738 من موسوعي هولندي يدعي دانييل برنولي. |
| İstemiş olduğunuz lise yahut üniversite öğrencisine verilebilecek armağan listesi. | Open Subtitles | هذه هي لائحة الهدايا التي تُفضلها النساء الشابات كما طلبت |
| Bu seyirciye verebileceğin en güzel armağan. | TED | وتلك كانت هدية حقيقية قدمتها لهذا الجمهور. |
| Ve düşün bu, çocuklarımızın doğal bir şekilde, kendi bedenleriyle uyum içinde uyanabilmeleri için nasıl bir armağan olacak. | TED | وتفكروا كم كان ليكون هدية رائعة لأطفالنا لو كان بمقدورهم الاستيقاظ بشكل طبيعي، في تناغم مع تكوينهم البيولوجي. |
| Elbette, eğer birisi bize gerçekten her zaman için tam doğru şeyi nasıl yapacağımızı söyleyebilseydi bu inanılmaz bir armağan olurdu. | TED | وبالتأكيد، إذا كان بمستطاع شخص ما إخبارنا كيف نفعل الشئ الصحيح بالضبط في كل الأوقات الممكنة، سيكون هذا هدية مذهلة. |
| armağan olarak 10,000 torba tahılla kraliyet tahıI ambarını doldurmalarını sağlayacağız. | Open Subtitles | وسنجعلهم يملئون المخزن الملكي بالحبوب كيس من القمح من كل شخص هدية للعروس |
| Bu da tanrılardan bir armağan. Kılıç ve miğfer gibi. | Open Subtitles | إنها هدية أخرى من الآلهة مثل السيف والخوذة |
| Bir insanın diğerine verebileceği en büyük armağan nedir? | Open Subtitles | ما هي أعظم هدية يمكن للمرء أن يمنحها لغيره؟ |
| Sana güçlü bir armağan verdim. Seninle birlikte doğan aynı armağan. | Open Subtitles | ، لقد أُعطيت هبة كبيرة جدا نفس الهبة التى ولدت بها |
| Hayır kardeşim. Bu bir armağan. Senin için bir şans. | Open Subtitles | لا يا أخي، بل هبة من السّماء، هي فرصتك وفرصتنا. |
| Bir armağan. Tanrı'nın tek bir türe bahşettiği bir armağan. | Open Subtitles | إنها هبة من الرب، التي أنعمها على نوع واحد فقط |
| O gün geldiğinde boynundaki nefesimi değerli bir armağan olarak göreceksin. | Open Subtitles | وعندما يصل هذا اليوم سيروقكِ وقع أنفاسي على رقبتكِ، هديّة مُرضية |
| Benim için en büyük armağan ve onur senin gibi bir kızımın olmasıdır. | Open Subtitles | الهدية والشرف الأعظم هما أن تكوني ابنتي لقد اشتقت اليك كثيراً |
| Ve doğru yanıt verirsen bu nefis armağan ve ödüller senin olabilir. | Open Subtitles | وكل هذه الهدايا الرائعة وجوائز يمكن أن تكون لك إذا تعرف الجواب الصحيح على هذا السؤال: |
| Ölmek için yanıp tutuşacak, o armağan çok sonra bahşedilecek. | Open Subtitles | سيتألم حد الموت طويلا جدا قبل ان يمنح هكذا هديه |
| - Çok komiksiniz. Hey çocuklar. Daha açılmamış iki armağan var. | Open Subtitles | يا رفاق، ما زالت هناك هدايا أخرى يتعين فتحها |
| Bu bir armağan ve sende de var, ben sadece ambalajını açtım. | Open Subtitles | انها موهبة وهى لديك انتى ايضا, انا فقط نبهتك لها |
| Değersiz elimde tuttuğum bu karanlık büyü bizden size armağan. | Open Subtitles | هذه التعويذة المظلم ,والتي أحملها في يدي الجرباء والتي لا قيمة لها هي هديتي لكِ |
| Bu zaferi sıkı çalışan, ezilen ve mütevazi bir şekilde Tavşan'ın konuşmalarını dinlemekten sıkılan eski dostlarıma armağan ediyorum. | Open Subtitles | ــ هل لديك أي فكره؟ أهدي هذا الفوز لكل العاملين بكد هناك في الخارج للمظلومين, المتواضعين ـ ـ ـ |
| Önünde diz çöküyor sana et armağan ediyoruz. | Open Subtitles | وسوف ندفع لك بضحيتنا نركع أمامك بهدية من اللحم |
| Lanet değil, armağan. Sonsuz gençlik, sonsuz hayat. | Open Subtitles | إنها هِبة لا لعنة، شباب مُخلَّد، حياة أبديّة. |
| Cesetlerimizin Toprak Ana'ya birer armağan olduğuna inanırız. Bize sağladığı topraklar için son bir hediye. | Open Subtitles | نؤمن بأنّ أجسادنا هبةٌ للأرض الأمّ، تقديراً للتضحيات التي قدمتها. |
| Bunu bana bir armağan olarak verdin ben de ondan vazgeçmeyeceğim! | Open Subtitles | ، أيها الرب ، لقد منحتني الأمر كهبة ! و لن أتخلى عنه |