| Topu buradan atamazsın, biliyorum. Sen de yetenek yok. | Open Subtitles | أعلم أنك لن ترمي من هنا انك لست مايكل جوردان |
| Hayır, derilerinin rengi yüzünden insanları bir kenara atamazsın. | Open Subtitles | لا , لا , لا ترمي الناس جانبًا بسبب لون جلدهم |
| Çok güzel bir kız değilsin, göğüslerin de küçük hayatın bağlı olsa bir tane bile basket atamazsın. | Open Subtitles | انت لست جميله جداً انت ليس لديك اثداء و أنت لاتستطيعين القيام بـ رمي السله لأنقاذ حياتك |
| Ve bir daha Roma'ya adım atamazsın! | Open Subtitles | سوف لن تبقى أبدا في روما مره أخرى, قبل جونو |
| Neredeyse ezelden beri buradayım. Beni hastaneden öylece atamazsın. | Open Subtitles | أنا هنا للأبد، لا تستطيعين طردي من المشفى هكذا |
| Dur bir saniye. Andrea, suçu tamamen bana atamazsın, tamam mı? | Open Subtitles | انتظري لحظه اندريا لا يمكنك ان تلوميني علي كل هذه الفوضي |
| Askerlerinin canını sihre güvenip riske atamazsın. | Open Subtitles | لا يُمكنك أن تُخاطر بحياة جنودك بناءً على خُدعةٍ سحريّة |
| Eğer böyle bir hata yaparsan... hayatın boyunca gol atamazsın. | Open Subtitles | لا تَعْمل ْنفس الخطأ وتتزوج أنت لَنْ تَكُونَ قادر على إحْراز اي هدف لبقية حياتكَ |
| Zamanı gelince ortaya çıkar. O zaman kadar yapman gereken şeyi tehlikeye atamazsın. | Open Subtitles | حتي ذلك الحين، لن تكونين قادرة علي تعريض للخطر ما عليكِ القيام به |
| Ona oyuncak muammelesi yapıp bir kenara atamazsın. | Open Subtitles | أتعلم ماذا؟ لاتستطيع ان تعاملها كلعبه ثم ترميها جانباً |
| Ülkende nasıl yapıyorlar bilmem ama süs tellerini atamazsın. | Open Subtitles | لا أدري ماذا يفعلون في بلدكِ. لكن لا ترمي الأشرطة الملونة هكذا. |
| Bak, sırf o istiyor diye kadının en büyük hazinesini fırlatıp atamazsın. | Open Subtitles | اسمعيني ، لا يمكنك أن ترمي بعيداً اثمن كنز تملكه المرأة لمجرد أنه يريد منك ذلك |
| Ortalığa öylece "S" bombasını atamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك فقط ان ترمي كلمات كبيرة هكذا ، حسنا ؟ |
| Şanslısın ve böylesine iyi bir serveti çöpe atamazsın. | Open Subtitles | انتي محظوظة ولا يجب عليكي رمي مثل هذه الثروة بعيداً |
| Sinirlendiğinde başkalarının eşyalarını fırlatıp atamazsın | Open Subtitles | أنت لا تحصل على رمي الاشياء شخص آخر عندما سكران قبالة لكم. |
| O parayı hak etmeliler önce. Öylece önlerine parayı atamazsın. | Open Subtitles | حسنًا عليهم أن يعملوا للحصول على هذا لا يمكنك فقط رمي المال عليهم |
| - Biz olmadan adım atamazsın. | Open Subtitles | سوف لن تذهب إلى أي مكان معنا يا أسامة |
| O aptal parfüm yüzünden beni öylece dışarı atamazsın! | Open Subtitles | لا يمكنك طردي فقط بسبب بعض العطور السخيفة |
| Ben sadece çok tutarlı olursa geri adım atamazsın diyorum. | Open Subtitles | انا اقول انه لا يمكنك ان تجعل العوائد متسقة جداً |
| Askerlerinin canını sihire güvenip riske atamazsın. | Open Subtitles | لا يُمكنك أن تُخاطر بحياة جنودك بناءً على خدعة سحريّة |
| Eğer böyle bir hata yaparsan... hayatın boyunca gol atamazsın. | Open Subtitles | لا تَعْمل ْنفس الخطأ وتتزوج أنت لَنْ تَكُونَ قادر على إحْراز اي هدف لبقية حياتكَ |
| Böyle saçmalıklar için kariyerini riske atamazsın. | Open Subtitles | لا يُمكنك الإستمرار في تعريض مهنتك للمخاطر لهراء مثل ذلك |
| Onları öyle dışarıya atamazsın. | Open Subtitles | فلا يمكنك، كما تعلم، أن ترميها وحسب |
| Suçu, çocukken başına gelen bir şeye atamazsın. Artık çocuk değilsin. | Open Subtitles | لا يمكنك إلقاء اللوم على شيء حدث لك منذ طفولتك 944 |
| Benim mekanımda millete bir şey atamazsın. | Open Subtitles | لا ترمى القمامة فى مكانى ,يارجل - ما مشكلتك؟ |