| Aslında Bütün bunların bir tek iyi tarafı oldu. | Open Subtitles | في الحقيقة، لقد كان هناك واحد الناتج العرضي السعيد من كلّ هذا. |
| Bütün bunların arkasında Roger ile babasının olduğunu ispatlamalıyım. | Open Subtitles | أحتاج لإيجاد برهان أن روجر وأبوه وراء كلّ هذا |
| Bütün bunların hepsi senin manyak yiyecek yok kuralın yüzünden. | Open Subtitles | لقد كان هذا كله بسبب قاعدتك المجنونه عن الطعام |
| Sadece benim kadar acı çekmeni istedim, ... ama Bütün bunların hepsi tek kelimeyle yok oldu. | Open Subtitles | لقد اردتكم ان تشعرو بكل الألم الذي شعرت به لكن هذا كله ذهب بكلمة واحدة |
| Bütün bunların tamamlanması için müzeye 1 milyon dolar bağışlayabilir. | Open Subtitles | والتى قد تتبرع بمليون دولار إلى المتحف لإتمام كل هذا |
| Umarım Bütün bunların iyi bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | آمل أن يكون هناك تفسيراً لكل هذا |
| Yerli bölgesinde Bütün bunların yasal olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن كلّ هذا كان قانوني في منطقة الحجز |
| Hanımefendi artık bana Bütün bunların ne anlama geldiğini söyleyecek mi? | Open Subtitles | والآن يا سيّدتي هلا أخبرتني أخيراً بمغزى كلّ هذا الأمر؟ |
| Amcama, teyzemin Bütün bunların dışında kalacağına söz verdim. | Open Subtitles | وعدتُ عمّي بأنّ العمّة ستكون محميّة من كلّ هذا |
| Bütün bunların arkasındaki insanı açığa çıkaracak bilgiler yer alıyormuş. | Open Subtitles | ذلك الطرد يحتوي على معلوماتٍ تضرّ بالشخص الذي يقبع وراء كلّ هذا. |
| Bütün bunların sona ermesini istiyorum artık! | Open Subtitles | ! أريد فقط أن ينتهي كلّ هذا الآن - أعلم - |
| Bütün bunların parayla ilgisi olduğundan emin değilim. | Open Subtitles | لست متأكّد كلّ هذا كان حول المال. |
| Bilirsin, bütün o alçaklığın ve pisliğin altında daha çok alçaklık ve pislik bulacaksın ve Bütün bunların altında da Willie'nin altın kalpli olduğunu bulacaksın. | Open Subtitles | كما تعلم , تحت كل القذارة والقسوة تلك . كنت ستجد مزيدا من القذارة والقسوة وتحت هذا كله |
| Bütün bunların amacı, o muayenehaneye geri dönmek. | Open Subtitles | المغزى من هذا كله هو العودة الى تلك العيادة |
| Bütün bunların arkasına sığınacak biri olmadığına adım gibi eminim. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنك لن تخفي هذا كله من ورائك. |
| Peki, Bütün bunların şu gözünüzü ayırmadığınız bavul ile ilişkisi ne? | Open Subtitles | قل لي، ما علاقة كل هذا بتلك الحقيبة التى تبحلقون فيها؟ |
| Etrafta FBI ajanları, askeri polisler var burada ne dönüyorsa büyük bir olay ve senin bayan Bütün bunların merkezinde. | Open Subtitles | لدينا عملاء مباحث فيدرالية بالمنطقة, شرطة عسكرية. مهما يدور هنا, فهو كبير. وصديق سيدتك هو بطريقة ما, بمركز كل هذا. |
| Belki sizi tutuklamadım çünkü Bütün bunların arkasındaki şahsı söylemenizi bekliyorum. | Open Subtitles | ربما لا اعتقلك لاني انتظر ان تخبريني من خلف كل هذا |
| - Bütün bunların iyi bir tarafı var. | Open Subtitles | يوجد جانب واحد لكل هذا وما هو ؟ |
| Sanırım, Bütün bunların altındaki anlamı arıyorum. | Open Subtitles | ويفترض اني ابحث عن معنى لكل هذا |
| Peki ya Bütün bunların hepsini bir araya getirip onları gökyüzünde lazerle vurursak ne olur? | TED | فماذا لو وضعنا كل تلك الأشياء سويا و نصطاد الناموس من الهواء بهذا الليزر؟؟ |
| Bütün bunların arkasında baban varsa doğrunun yanında olmaktansa onun yanında mı olacaksın? | Open Subtitles | إذا، حتى إذا أباك وراء كل ذلك يجب أن تؤيديه على الحق؟ الحقّ؟ |
| Bütün bunların yaşlı bir adam ve köpeğinin işi mi olduğunu söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقولين لي أنّ هذا من صنع رجل عجوز وكلبه؟ |
| Fakat ben buradan Bütün bunların suçunun kendisi olduğunu saklamaya çalışan bir avukat görüyorum. | Open Subtitles | بالنسبة لي كل ما أراه هو محامي يحاول تشتيت انتباهي عن حقيقة أن هذا الأمر كله خطأه |
| Bütün bunların bir takım hapla olacağını mı söylüyorsun. | Open Subtitles | أتخبرني أن الأمر كله يعتمد على بضعة حبوب؟ |