| Bütün sabah avukatlar ve muhasebecilerle çalıştım. | Open Subtitles | لقد كنت أعمل مع المحاميين و المحاسبين طوال الصباح |
| Bütün sabah, ona karşı daha nazik ve sabırlı olsaydım keşke diye düşündüm. | Open Subtitles | طوال الصباح كنت أتمنى لو أنني كنت أكثر لطفاً و صبراً معها |
| Delirdi. Bütün sabah saça baktı. Durmadan baktı. | Open Subtitles | إنه مجنون، طوال الصباح كان يحدّق في الشعيرة |
| Bütün sabah özel hayatımı mı konuşacağız? | Open Subtitles | هل سنمكث هنا لنناقش حياتى الشخصيه طوال النهار ؟ |
| Bütün sabah yayın yapıyorum, o yüzden sizi evde istemiyorum. | Open Subtitles | أنا أقوم بجولة كل صباح, لذا لا أريدكم في المنزل. |
| Kendini daha iyi hissetmeni sağlayacaksa, Bütün sabah sadece bir geyik vurabildik. | Open Subtitles | إن كان الأمر يجعلكِ تشعرين بالتحسّن فقد اصطدنا غزالاً واحداً طيلة الصباح |
| - Doğru--Bill Hoback, bu adam ki Bütün sabah patronumla telefonla konuştu. | Open Subtitles | أوه، بيل هوباك، الرجل الذي كان على الهاتف كل الصباح مع رئيسي |
| Ben Bütün sabah malzeme brifingleriyle uğraşırken sen savaş atlayışları yaptın. | Open Subtitles | تقوم بالقفزات القتاليه و انا احدد المؤن المطلوبه طوال الصباح |
| Hey. Sizi Bütün sabah aradım. | Open Subtitles | هيه ، لقد كنت أتصل على جهاز النداء طوال الصباح |
| Eve gelmeden önce Bütün sabah çalıştı. | Open Subtitles | لكن كان يدرس طوال الصباح قبل أن يأتي إلى الشقة |
| Hayır, kadın Bütün sabah evde olduğunu söylüyordu. | Open Subtitles | كلا الزوجة قالت بأنها كانت في المنزل طوال الصباح |
| Bütün sabah buradaydı, neler olup bittiğini gördü. | Open Subtitles | لقد كانت هنا طوال الصباح ورأت ما كان يحدث |
| Tatlım! Bütün sabah özel bir projeyle ilgilendim ve çok yoruldum, o yüzden... Fifi'yi sen gezdirir misin? | Open Subtitles | عزيزي كنت أتمرن طوال الصباح وأنا منهكة لذلك هلا نزّهت فيفي بالنيابة عني ؟ |
| Bütün sabah koltukta böyle yatıp durdun. | Open Subtitles | لقد كنت ترتمي على هذة الأريكة طوال الصباح |
| Kendin de gidebilirsin, Bütün sabah orada oturdun, ...gittiğimden beri yerinden kımıldamamışsın bile. | Open Subtitles | بإمكانك الذهاب بنفسك دائماً تعلم، لقد كنت جالساً هنالك طوال الصباح أنت حتى لم تتحرك منذ رحلت |
| Kahretsin, Bütün sabah buna çalışmıştım. Ne biliyor musun? | Open Subtitles | تباً ، لقد عملت على هذا الأمر طوال الصباح |
| Sizi bilmiyorum, ama Bütün sabah bu iş ilanlarını inceledim. | Open Subtitles | لا أعلم بشأنكم و لكنني كنت أقرأ إعلانات الوظائف طوال الصباح |
| Bütün sabah obstretik ve doğum bölümünün dinlenme odasında takıldın ve iki hasta çocuk olduğunu duydun. | Open Subtitles | تمكث بعنبر النساء و التوليد طوال النهار و تسمع عن طفلين مريضين |
| Sen de Bütün sabah kus, sende de olsun. | Open Subtitles | تقيئي كل صباح و ستحصل على هذا الوهج ايضاً |
| Hiç kredi kartı kullanmadı. Bütün sabah cep telefonunu kullanmadı. | Open Subtitles | لم يستعمل أيّة بطاقات إئتمان، ولم يستعمل هاتفه طيلة الصباح. |
| Bütün sabah benimle sevişip daha sonra da beni gerçekten büyük bir kahvaltı yapmaya götürmeyi düşünüyordun. | Open Subtitles | كنت تفكر بممارسة الحب معي كل الصباح و من ثم أن تأخذني لتنناول الفطور |
| Bütün sabah sana ulaşmaya çalıştım. Nerelerdeydin? | Open Subtitles | كنت أحاول الوصول إليك منذ الصباح على أي شئ كنت تعمل؟ |
| Aradılar ama Bütün sabah oradan çıkmadılar. | Open Subtitles | حصلنا على مسمّى في، لكنّهم كانوا في هناك كلّ الصباح. |
| Bütün sabah senin paketlerini dağıttım. | Open Subtitles | كنت أتصل على جهاز النداء طوال فترة الصباح |
| Bütün sabah seni sorup durdu. | Open Subtitles | حول لقد ظل يسأل عنك طول الصباح أين أنت يا جيمس ؟ |
| Bütün sabah bununla uğraştım, altın çocuk. | Open Subtitles | أخذ الأمر مني الصباح بأكمله لتوثيق هذه أيها الفتى الذهبي |
| Lütfen burada sigara içmeyin. Bütün sabah öksürdüm trende. | Open Subtitles | رجاءً لا تدخّن هنا، قضيت الصباح كلّه أختنق في القطار. |
| Bütün sabah sana saygı göstermeye, işine karışmamaya çalıştım, neden dersin? | Open Subtitles | قضيت الصباح كله فى محاولة تجنب الشجار معكِ, لماذا؟ |