| Başına gelen bu trajik şeyi atlatması gerçekten büyük cesaret ister. | Open Subtitles | ما حدث لها شيء مأساوي ويتطلب الأمر شجاعة كبيرة لتتخطى الموقف |
| Sirkte olmadığın zaman askı giymek büyük cesaret ister. | Open Subtitles | تلك شجاعة كبيرة منك أن تلبس بنطالون بحمالة عندما تخرج من السيرك هذا لطف منك |
| Kritik bir noktadayken bir başkasının araştırmasını üstlenmen büyük cesaret. | Open Subtitles | لديك الكثير من الشجاعة أخذ العهد بأخذ بحث شخص آخر في أشد نقاطه الحرجة |
| Bu gece sahnede öyle uçmak büyük cesaret işiydi. | Open Subtitles | تطلب منكِ الأمر الكثير من الشجاعة لتطيري فوق ذلك المسرحة الليلة |
| Buraya gelip bunları söylemek çok büyük cesaret gerektirir. | Open Subtitles | لا بد أن لديكِ جرأة فولاذية لتأتي إلى منزلي |
| Böyle korkunç şeylere tanık olup, yine de her gün uyanıp, hâIâ güzellikleri görebilmek büyük cesaret ister. | Open Subtitles | الأمر يحتاج إلى شجاعة لرؤية هذه الأشياء الفظيعة ومع ذلك تنهضين كل يوم... وتكونين قادرة على رؤية الأشياء التي لا تزال جميلة. |
| - Maggie'yle Sasha burayı kurtarırken oturduğun yerde kalarak büyük cesaret örneği gösterdin cidden. | Open Subtitles | كنت عظيم الجسارة بمكوثك هنا بينما (ماغي) و(ساشا) تنقذان هذه المستعمرة. |
| büyük cesaret gösterdin fakat yolun hâlâ çok zor. | Open Subtitles | إنك أظهرت شجاعة عظيمة لكن طريقك صعب حتى الآن |
| Beni öyle kurtarman büyük cesaret. | Open Subtitles | كانت شجاعة كبيرة منك أن تندفع الى المنصة بهذا الشكل وتنقذ حياتي. |
| Hakikat adına ortaya çıkmak büyük cesaret ister. | TED | وتطلب الأمر شجاعة كبيرة للبوح بالاسم |
| büyük cesaret işi. | Open Subtitles | لابد ان الامر احتاج شجاعة كبيرة |
| Bana büyük cesaret gösterdiğiniz söylendi. | Open Subtitles | فأنت بالتأكيد لديك شجاعة كبيرة |
| Buraya gelmen büyük cesaret. | Open Subtitles | تمتلك شجاعة كبيرة بقدومكَ إلى هنا |
| Ben büyük cesaret isteyen bir şey yapacağım. | Open Subtitles | ...أنا على وشك أن أستجمع شجاعة كبيرة |
| Dinle, yaptığın büyük cesaret işiydi. - Adın ne? | Open Subtitles | إسمعي، لقد تطلب فِعلك هذا الكثير من الشجاعة ، ما إسمك؟ |
| Bunu söylemen büyük cesaret istiyordu. Seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | يتطلّب ذلك الكثير من الشجاعة لقول ما قلته أنا فخور جداً بك |
| Başına gelenlere katlanabilmen gerçekten de büyük cesaret ister. | Open Subtitles | يتطلب الكثير من الشجاعة لتتحمل ما جعلوك تمر به |
| Kendini bir değil de iki defa bıçaklamak büyük cesaret ister. | Open Subtitles | لابد أنها تحتاج جرأة لتخرج نفسك ليس مرة بل مرتين |
| Kendini bir değil de iki defa bıçaklamak büyük cesaret ister. | Open Subtitles | لابد أنها تحتاج جرأة لتخرج نفسك ليس مرة بل مرتين |
| - İtiraf etmeliyim ki, buraya geri gelmen büyük cesaret. | Open Subtitles | علي القول لديك جرأة حقيقة بالمجيء إلى هنا |
| Böyle korkunç şeylere tanık olup, yine de her gün uyanıp, hâlâ güzellikleri görebilmek büyük cesaret ister. | Open Subtitles | الأمر يحتاج إلى شجاعة لرؤية هذه الأشياء الفظيعة ومع ذلك تنهضين كل يوم... وتكونين قادرة على رؤية الأشياء التي لا تزال جميلة. |
| - Maggie'yle Sasha burayı kurtarırken oturduğun yerde kalarak büyük cesaret örneği gösterdin cidden. | Open Subtitles | {\pos(190,220)}كنت عظيم الجسارة بمكوثك هنا بينما (ماغي) و(ساشا) تنقذان هذه المستعمرة. |
| Sen doğru olduğunu düşündüğün şeyi yaptın ve bu büyük cesaret isteyen bir iştir. | Open Subtitles | لقد فعلت ما أحسست أنه الصواب وهذا ينُم عن شجاعة عظيمة! |