| Eğer ona her sene daha genç göründüğünü söylersen, ...bağışı ikiye katlıyor. | Open Subtitles | , لو أنكِ أخبرتها أنها تبدو أصغر كل عام فسوف تضاعف التبرع |
| Ve kendime dedim ki bu ülkede beyin bağışı kültürü ortaya çıkartsak nasıl olurdu? | TED | وفكرت ما ذا لو أستطعنا نشر ثقافة التبرع بالدماغ في هذه البلاد؟ |
| veri bağışı yapmaya ek olarak, kendi veri bilimcilerini bağışlamalılar. | TED | بالإضافة للتبرع بالبيانات الخاصة بهم، يجب أن يتبرعوا بعلماء القرار الخاصين بهم. |
| Ve hemşireme, organ, göz ve doku bağışı ile ilgili sorular sordum. | TED | لذلك سألت ممرضتي عن تبرع الأعضاء والأنسجة |
| Daha fazla risk altındaki insanlar için güvenli ilaç bağışı hizmetine de devam edecek. | TED | وسوف تستمر في تأمين التبرعات الدوائية للسكان الأكثر عرضة للخطر. |
| Yapmamız gereken bir televizyon bağışı başlatmak. | Open Subtitles | بإِنَّنا مِنْ الضروري أَنْ نَعمَلَ يُقلعُ على حملة تبرعات عبر التلفزيون. |
| Yardım cihazını tercih edersen, kalp bağışı gelene kadar hastaneden ayrılamayabilirsin. | Open Subtitles | إذا أخترت هذا الجهاز المساعد، ربما لن تغادر المستشفى حتى تجد متبرع للقلب |
| Organ bağışı hakkında bazı bilgiler vermek için burada bulunuyorum. | Open Subtitles | انا هنا كي أعطيك بعض المعلومات عن التبرّع بالاعضاء |
| Ancak sürücü ehliyetinizi alırken, organ bağışı yapmak istemediğinizde kutucuğu işaretleyeceksiniz. | TED | لكن عندما تحصلون على رخصكم للقيادة، تضعون علامة في المربع إذا لا ترغبون في التبرع بأعضائكم. |
| Bunu, bağışı ayarlayan göz bankasına e-posta olarak gönderdim, Old Dominion Göz Kuruluşu ve bu e-postayı, doğru kişiye ulaştırmalarını istedim. | TED | أرسلت الإيميل إلى بنك العين الذي رتب التبرع مؤسسة أولد دومينيون العين، وسألت إذا استطاعوا إرساله للشخص الصحيح. |
| Eğer organ bağışı kampanyasına katılmak istiyorsanız aşağıdaki kutuyu işaretleyin. | TED | ضع علامة صح على الصندوق أدناه إن كنت ترغب بالمساهمة في برنامج التبرع بالأعضاء. |
| Açıkçası hazırlıklı olmak istiyorum, yani vasiteyim var, organ bağışı için başvurdum, yatırım amaçlı gayrimenkullerim var. | TED | حسنًا، أرغبُ أن أكون منظمة، لذلك فلديّ الوصية، وسجلتُ للتبرع بأعضائي، ولدي ممتلكاتي الاستثمارية. |
| Ben Bruce Nolan ve "Bir Mucize Yarat" Kan bağışı Kampanyasındayız. | Open Subtitles | انا بروس نولان هنا في بافالو فى معرض كن المعجزه للتبرع بالدم |
| İşte ehliyetim... kütüphane üyelik kartım... ve kan bağışı kartım. | Open Subtitles | انظري هذة رخصة سائقي و هذة بطاقة مكتبتي و دة بطاقة تبرع الدم |
| Otopsi, organ bağışı ve tahnit istemiyor musun? | Open Subtitles | لا تشريح, لا تبرع بالأعضاء ولا تطويق للجثة |
| Evet, hükümet, vatana ihanet ettiğinde, bağışı kestiğinden eminim. | Open Subtitles | نعم , انا متاكد جداً ان الحكومه توقف التبرعات عندما ترتكب خيانه |
| Kendimi bildim bileli, her Noel, konserve yiyecek ve kıyafet bağışı düzenliyorum. | Open Subtitles | جهّزت تبرعات الأطعمة المعلّبة و الملابس في كل عيد ميلاد منذ ما يمكنني تذكره. |
| Hayırsever bir adamın bağışı olan, Sim Sim'e hoşgeldin diyoruz. | Open Subtitles | والآن ، بفضل متبرع مجهول رحبوا معي بالباندا (سيم سيم) |
| Bu cömert bağışı yapmaya göz önünde bulundurduğu zaman burada yaptığımız tüm harika işleri yeteri kadar açıkladığından emin değildim. | Open Subtitles | حسناً , عندما كان ينوي بإعطاء هذا التبرّع السخي لم أكن متأكّداً بأنّك أوضحت بشكل كافي العمل الجبّار الذي نقوم به هنا |
| Senfoni kuruluna Jenifer Welles adına burs bağışı yapılmasını onaylamalarını istedim. | Open Subtitles | طلبت من فريق العزف الموافقة على طلب منحة باسمها |
| Eşleşmiş uyumlu böbrek bağışı. | Open Subtitles | إنه تبرّع كلويّ بين الأزواج المتطابقة |
| ''California Safeway siyahi kadını polise ihbar etti, evsizlere yemek bağışı yaptığı için.'' | TED | "متجر سيف واي في كاليفورنيا يطلب الشرطة لسيدة سوداء تتبرع بالطعام للمشردين" |
| Kök hücre bağışı alıyorlar. | Open Subtitles | يزرعون خلايا المتبرع الجذعية، ثم يحصدونها |
| Bazen kalp hastalıklarına para bağışı istediklerinde zaten bağışladığımı söylüyorum, ama çoğu zaman doğruyu söylerim. | Open Subtitles | أحياناً, عندما أسأل للتبرع لمرضى القلب سوف أقول, لقد تبرعت بالفعل لكن غالباً, نعم أنا أقول الحقيقه |
| İkinci sır ise, cevapları aslında her birimizin içimizde barındırması, veri bağışı yapmak, biyolojik örneklerimizi ve nihayetinde kendimizi. | TED | و السر الثاني: هو أن الإجابات كامنة داخلنا بالتبرع بمعلوماتنا بعيناتنا الحيوية و في النهاية بأنفسنا شخصياً |
| Zaten, mali yapımız çok sağlam ve acil bir bağışı kabul etmemize gerek yok. | Open Subtitles | فبعد كل شيء، الأحوال الماليّة التّي تخص رابطتنا ما زالت جيّدة، و لسنا في حاجّة ملحّة للتبرّعات. |
| Softball'muş. Bir sperm bankasına gidip sperm bağışı yapıyordum. Gerçekten. | Open Subtitles | كنت أذهب إلى بنك المنى وكنت أتبرع بالمنى,فعلت هذا عشرين مرة |