| İki saat ve bir tomografi sonra dedim ki bağırsak iskemisi olabilir. | Open Subtitles | ساعتين و أشعه مقطعيه و اخبرته إنه لديه نقص في تروية الأمعاء |
| "Depresyon, yüksek tansiyon, mide gazı ve bağırsak sendromu tedavisinde kullanılır." | Open Subtitles | يستخدم لعلاج الإكتئاب, التوتر العصبي إنتفاخ المعدة و متلازمة تهيج الأمعاء |
| Astım, romatizma, pis bir kalp, bağırsak iltihabı, şeker hastalığı. | Open Subtitles | كان يعاني من الربو، الروماتيزم، قلب معطوب, التهاب القولون والسُكّري. |
| Anneme 75 kilo olduğumu ve düzenli bağırsak kontrolüne gittiğimi de söylersin. | Open Subtitles | أخبري أمي أن وزني حاليا 165 باوند و لدي حركة أمعاء طبيعية |
| Endoskopide herhangi bir lezyon görülmedi ince bağırsak temiz çıktı. | Open Subtitles | التنظير لم يكشف عن وجود اية آفات في الامعاء الدقيقة |
| Böbrek yetmezliği ve mide bağırsak kanalı kanamasına yol açar, beyne sızabilir. | Open Subtitles | يسبب الفشل الكلوي، النزيف المعدي معوي و يمكن أن يخترق أساس المخ |
| Submukozal kanamalar ve bağırsak duvarının incelmesine bağlı olarak mide-bağırsak sisteminde ülserleşmelerle karşılaşacak. | Open Subtitles | وسوف يصاب بقرحة في جهازه الهضمي بسبب توقف إفراز المادة المخاطية في الأمعاء |
| Submukozal kanamalar ve bağırsak duvarının incelmesine bağlı olarak mide-bağırsak sisteminde ülserleşmelerle karşılaşacak. | Open Subtitles | وسوف يصاب بقرحة في جهازه الهضمي بسبب توقف إفراز المادة المخاطية في الأمعاء |
| Kronik mezenterik iskemi nedeniyle bağırsak rezeksiyonu olmak için hastaneye yatırıldı. | Open Subtitles | وهو هنا من أجل استئصال الأمعاء بسبب نقص التروية المساريقي المزمن. |
| Ve bundan dolayı, bir çok insan probiyotik yoğurt yiyor bu sayede bağırsak floraları daha sağlıklı olacak. | TED | ولهذا السبب، يتناول الكثير من الناس زبادي حيوي بدائي بحيث يمكنهم تعزيز نباتات سليمة الأمعاء. |
| Her vücut besini farklı şekillerde işleyebilen farklı ve benzersiz bir bağırsak mikropları topluluğuna sahiptir. | TED | لكل شخص مجموعة متميزة ومتنوعة من ميكروبات الأمعاء التي تستطيع معالجة الطعام بأساليب مختلفة. |
| Şimdi bazı hastalıkların modelini oluşturabiliriz. Örneğin, Rahatsız Edici bağırsak Sendromu. | TED | نستطيع الآن البدأ في صنع نماذج من الأمراض مثل متلازمة القولون المتهيج. |
| Benzer trendler kalın bağırsak ve yumurtalık kanserleri için de geçerli. | TED | وتم ايجاد اتجاهات مشابهه لكلٍ من سرطان القولون والمستقيم والمبايض. |
| bağırsak mikrobiyomlarını toplarsanız, tüm insanların ve gezegendeki tüm hayvanların, bunlar toplamda, yaklaşık 100.000 ton ağırlığındadır. | TED | إذا جمعت كل الميكروبات التي في أمعاء كل البشر والحيوانات على كوكبنا، فإنها ستزن حوالي 100 ألف طن من الميكروبات. |
| Boa yılanının bağırsak kurtlarını çıkarmamıza yardım edebilirsiniz. | Open Subtitles | هل يمكنك أن تساعدنا لأخراج الديدان . من أمعاء فيسكيد بوا |
| Ben 42 yaşındaki hamile bekar bir kadın değilim bağırsak kanseri . | Open Subtitles | انا امراه حامل غير متزوجه عندها 42 سنه لديها سرطان فى الامعاء |
| Bu da mide bağırsak sorunu ya da kanama bozukluğuyla açıklanabilir. | Open Subtitles | و الذي يمكن تفسيرها ببساطة بمرض معدي معوي أو مشكلة نزيف |
| Antik diyet ve bağırsak hastalıkları hakkında çok şey öğrenebilirsiniz,... ...fakat çok nadir bulunurlar. | TED | ،يمكنك أن تعرف الكثير عن النظم الغذائية القديمة والأمراض المعوية .لكنها نادرة جداً |
| Bağırsakları çıkarmak şiddetli görünebilir ancak deniz hıyarları sadece birkaç hafta içinde bağırsak reaksiyonlarından kaybettiklerini yenileyebilir. | TED | قد تبدو عملية نزع الأحشاء جذرية، لكن باستطاعة خيار البحر تجديد ما فُقد بسب رد فعله الغريزي في غضون أسابيع قليلة. |
| Onu muayene ettiğimde kitleye ve bağırsak sesine rastlamadım. | Open Subtitles | لم أشعر بأي كتل عندما فحصته و لا أصوات معوية |
| Apandis, bir zamanlar atalarımızın bağırsak sistemlerinin bitkileri sindirmek için kullandığı bir parçası olabilir. | TED | الزائدة الدودية، من ناحية أخرى، لربما كانت مرةً جزءًا من الجهاز المعوي الذي استخدمه أسلافنا في هضم المواد النباتية. |
| Çifte midir üçlü müdür o randevuya gittim, bağırsak mıdır gopchang mıdır ondan yedim, pirinç böceği kadar zararlı bir varlığı mahvettim. | Open Subtitles | انا خرجت معهم فى موعد مزدوج او ثلاثى انا اكلت امعاء معهم انا حتى تحملت رجل ضار مثل حشره الرز |
| Ayrıca Jennings'i sevmiyorum, dil penslerini masasındaki bağırsak maketinin içinde tutuyor. | Open Subtitles | لانه يضع نموذجا للقولون على مكتبه وهو يضع عيدان فحص البلعوم فيه |
| Oldukça iyiyim ama bir daha bağırsak obstrüksiyonu yaptıracağımı sanmıyorum. Gerçekten mi? | Open Subtitles | بخير , ما عدا أنني لم أرد أن أصاب بأنسداد في أمعائي مجدداً |
| fakat en kötüsü ortalama bir stajyerin haftada 15-20 bağırsak boşaltması gerektiğidir. | Open Subtitles | لكن أسوأ حقيقة هي أن المتدرب يجب أن يخترق أحشاء من 15 إلى 20 جسد في الأسبوع |
| - Sadece biraz bağırsak şişmesi vardı. | Open Subtitles | لقد كان لديه انتفاخ صغير أمعاءه |
| MR'ın mıknatıs etkisiyle bu bağırsak duvarından geçerek dalağına girdi. | Open Subtitles | قام مغناطيس جهاز الرنين بتمزيق أمعائك بهذا الشيء وصولاً إلى طحالك |