| Bağdat için bir bilet istiyorum, hemen gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | أود الحصول على تذكرة لبغداد على اول طائرة مقلعة |
| - Çok açık söylediğimi sanıyorum. Bağdat için bir bilet istiyorum, hemen gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | قلت بأني أود الحصول على تذكرة لبغداد على اول طائرة مقلعة |
| "Ama söyle bana, beni bu sabah Bağdat'ta gördüğünde neden şaşırmıştın?" | Open Subtitles | لكن أخبرني لماذا بدوت متفاجئاً حينما رأيتني هذا الصباح ببغداد ؟ |
| Bağdat'ın dürüst vatandaşları, işte kırbaçlanması gereken bir hırsız. | Open Subtitles | أيها المواطنون الشرفاء ببغداد هنا لص سوف نقوم بجلده |
| Irak'la savaşa girileceği belli olduğunda, Amerikan askerlerinin çok iyi korunacağını anladım ve ve işgali Bağdat'ın içinden izlemeye karar verdim. | TED | عندما باتت حرب العراق وشيكة، أدركت بأن القوات الأمريكية ستكون مغطاة بشكل جيد، لذا فقد قررت تغطية الغزو من داخل بغداد. |
| Sen Bağdat'ta kal. Hediye taşıyan hamal kılığına girmiş askerler göndereceğim. | Open Subtitles | إبقى انت فى بغداد سأرسل جنودا فى زى حمالين يحملون الهدايا |
| Yanlış yerdesin adamım. Burası Monaco değil. Burası Bağdat. | Open Subtitles | أخطأت بالاتجاه يا صديقي، نحن لسنا في موناكو هنا، بل في الأحياء الخطيرة |
| Ben denizci oldum ve o da ta Bağdat'a kadar geldi, çünkü abisi gibi olmak istiyordu. | Open Subtitles | انضممت للمارينز وهو سافر كل المسافة لبغداد, فقط ليكون اخاه الاكبر |
| Boynuna Bağdat'ın Kral Mührünü koyuyorum. | Open Subtitles | سأضع الختم الملكى لبغداد حول عنقك |
| Ben Bağdat'ın mührünü taşıyorum. | Open Subtitles | أنا أرتدى الخاتم الملكى لبغداد |
| Boynunda Bağdat'ın Kraliyet mührü var. | Open Subtitles | يرتدى الخاتم الملكي لبغداد حول عنقه |
| Bağdat boyunca bebek giysisini gördü farklı renklerde yangınların yükseldiği gördük... | Open Subtitles | وشاهدنا بتتبع لبغداد كلها. شاهدنا مشاعل من ألوان مختلفة لارتفاع... |
| - Neyse, cumartesi Bağdat'a gidiyorum. | Open Subtitles | -على أي حال , إنني عائدة لبغداد يوم السبت |
| Nisan sonlarında askeri devriye sırasında Bağdat'ta yaralandım. | Open Subtitles | لقد أصبت في نهاية أبريل عندما كنت في دورية ببغداد |
| Bağdat'ın ünlü pazarında bir tüccar varmış. | Open Subtitles | ذات مرة كان هناك تاجر في سوق شهير ببغداد |
| "Bir zamanlar, Bağdat'taki ünlü bir pazarda bir tüccar varmış." | Open Subtitles | ذات مرة كان هناك تاجر في سوق شهير ببغداد |
| Ama ailesi uzun süredir Bağdat'ta. | Open Subtitles | لكن عائلتهُ تسكن ببغداد منذُ أمدً بعيد. |
| Burada çalışmak, sanki Bağdat'da çalışmak gibi. | Open Subtitles | العمل هنا اشبه بالعمل ببغداد |
| Acele Bağdat'a gideceksin ve bu altıncı ayın sonunda, Prenses'in zehirlenmesi emrini vereceksin. | Open Subtitles | سوف تسرع إلى بغداد وفى نهاية القمر السادس ، أعطى أمرا بتسميم الأميرة |
| Albayı seviyorsunuz, o da sizi seviyor ve Bağdat'ta randevunuz vardı. | Open Subtitles | أنت قابلت كولونيل أربوثنوت و وقعتما فى حب بعضكما فى بغداد |
| Mikhail Gorbacov Bağdat'ı daha çok BM desteği için uyardı. | Open Subtitles | وحذر ميخائيل غورباتشوف بغداد بأن يعود للأمم بأتخاذ التدابير الأضافية |
| Yanlış yerdesin adamım. Burası Monaco değil. Burası Bağdat. | Open Subtitles | أخطأت بالاتجاه يا صديقي، نحن لسنا في موناكو هنا، بل في الأحياء الخطيرة |