| Zamanının büyük çoğunluğunu başkalarına yardım ederek geçiren başarılı bir seri girişimci. | TED | هو رائد أعمال ناجح جداً يقضي الكثير من وقته في مساعدة الآخرين. |
| Sonuç olarak, kızlarla başarılı bir çevrimiçi topluluk oluşturduğumuzu düşünüyoruz. | TED | لذا، فإننا نشعر بأننا شكلنا مجتمع إلكتروني ناجح مع الفتيات. |
| ...tabi orkaların da hayatta kalması gerek ve başarılı bir av gerçekleştirdiler. | Open Subtitles | والأوركا أيضا عليها أن تبقى على قيد الحياة وقد قامت بصيد ناجح |
| Böylece, başarılı bir toplu taşım haritası için, kesin gösterime bağlı kalmamalıyız ama onları beynimizin çalıştığı şekilde tasarlamalıyız. | TED | إذا، من أجل خريطة مواصات عامة ناجحة يجب أن لا نلتزم بالتمثيل الدقيق و لكن نصممها بطريقة عمل عقولنا |
| başarılı bir web geliştirme şirketi işletiyor ve birkaç kişi çalıştırıyor. | TED | فهي تدير شركة تطوير مواقع إليكترونية ناجحة وتوظّف العديد من الأِشخاص. |
| İlk spiral Bolivya'daki hastaların sadece yarısını başarılı bir şekilde tedavi edebildi. | TED | إن اللفافة الأولى تمكنت أن تعالج بنجاح نصف المرضى في بوليفيا فقط. |
| - Merhaba, size başarılı bir evliliğin 4 ana maddesini tanıtmak istiyorum. | Open Subtitles | مرحبا , انا احب ان اغطى ما اسمية اربعة ركائز لزواج ناجح |
| Eğer haklıysa sorulması gereken neden bu dürtünün sıklıkla başarılı bir biçimde bastırıldığı. | Open Subtitles | لوكان محقا ، فالسؤال هو ، لماذا هذا الألحاح ناجح غالبا فى الكبت |
| Bu babamın nasıl başarılı bir anma töreni yaptığını açıklıyor. | Open Subtitles | هذا ساعدني على فهم كيف يصلني الأمر لاجتماع شمل ناجح |
| Sadece üç yıl sürebilmeyi başarmış çok başarılı bir evlilik. | Open Subtitles | إنه زواج ناجح للغاية حدث أنه إستمر ثلاث سنوات فقط |
| Özellikle yoksulluğu ve ilkel önyargıları aşan süper başarılı bir avukat ile. | Open Subtitles | خصوصاً مع محامي ناجح جداً الذي تغلب على الفقر و التحيز العنصري |
| Ve bence bu platformun bu kadar büyük olmasındaki sebep, Zynga'nın Facebook'un üstüne daha başarılı bir şey üretememesi. | TED | وعدم قدرة زينغا على بناء أي شيء ناجح بمعزل عن الفيسبوك، وهو ما أظنه بأنه مؤشر رئيسي لسبب القوة الطاغية لهذه المنصة. |
| Büyücüler ve kahinler uzun yıllardır birbirileriyle çatışıyorlar ama iki grup da teknolojiyi başarılı bir gelecek için önemli buluyor. | TED | جابَه السحرة والأنبياء بعضهما لعشرات السنين، لكن كلاهما يؤمن أن التقنية هي السبيل لمستقبلٍ ناجح. |
| Sevgi dolu bir aile ve başarılı bir kariyerim vardı, ayrıcalıklıydım. | TED | فقد كنت أعيشُ حياةً منعّمة مع أسرة محبِّة ومسيرة مهنيّة ناجحة. |
| Eşimin kısa süre öncesine kadar başarılı bir borsacı olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أَذْكرُ ذلك حتى مؤخراً زوجتي كَانتْ سمسار بورصة ناجحة. |
| Güzelliği belli olan başarılı bir iş kadını olduğunuz için? | Open Subtitles | أنت جميلة جدا أن ينظر إليها كما ناجحة سيدة أعمال؟ |
| En azından başarılı bir akşam oldu. Baban hiçbir harcamadan çekinmemiş. | Open Subtitles | على الأقل الليلة ناجحة رغم أن والدك لم يدفع أي نفقات |
| Kesinlikle, iki hafta önce bir köpek üzerine başarılı bir operasyon yaptım. | Open Subtitles | قطعاً. لقد أجريت بنجاح عملية تحويلة إلى كلب منذ أسبوعين مضى فحسب. |
| Ona başarılı bir devriye verdiniz. Yine istiyor. | Open Subtitles | انت قمت له بدوريه ناجحه و الان هو يريد اثنان اخريان |
| başarılı bir cep diyetindeyim ve bu şekilde devam etmek istiyorum. | Open Subtitles | نفّذت نظاماً غذائياً ناجحاً للجيب وأريد الاستمرار في ازالة ذلك الوزن. |
| Böyle aşırı başarılı bir kişiliğin evlilik bitince para ödemesi ağrına gidiyordur. | Open Subtitles | بالنسبة لهذه الشخصيات الناجحة جدا دفع المال بعد انتهاء الزواج غالبا يهينه |
| Chris Anderson: Demek istediğim, senin daha kibar, nazik iş felsefeni başarılı bir ekonomi ile birleştirebileceğine inanıyor musun? | TED | كريس أندرسون : أعني هل تؤمن أنه يمكن التوفيق بين فلسفتك الودية والعادلة عن العمل مع مفاهيم الاقتصاد الناجح |
| Ölüm bu şişeyi vaftiz oğlu için getirmişti, onu başarılı bir doktor yapacağının sözünü veriyordu. | TED | جلب الموت هذه القارورة من أجل ابنه بالمعمودية، واعدًا إياه بجعله طبيبًا ناجحًا. |
| Tabi temsilci, avukat veya başarılı bir roman yazarı değillerse. | Open Subtitles | ماعدا العملاء أو المحامين أو كتّاب ناجحين |
| başarılı bir iş adamı gelip, bize başarıyı ve dünyada nasıl iz bırakılacağını anlatacaktı. | Open Subtitles | لأن عازف طبول مع فريق غنائي شهير كان آتيا ليحكي لنا عن نجاحاته و كيفية التأثير في العالم |