"başka seçeneği" - Traduction Turc en Arabe

• خيار آخر
• خيار سوى
• لديه خيار
• خيارات أخرى
• أي خيار
• لديها خيار
• اي خيار
• أيّ خيار
• خياراً آخر

Keyfinizi kaçırdığım için üzgünüm ama siz iki kumrunun başka seçeneği yok.
أعتذر للبوح بحقيقة الأمر أيتها الحمامتان اللطيفتان لكن لا خيار آخر أمامكما

Kepler ilk başta istekli değildi, ama başka seçeneği de yoktu.
كيبلر كان ممتنعا فى البداية ، ولكنه لم يكن يملك أى خيار آخر

Muhafız Konseyi'nin sizi başkanın halefi olarak atamaktan başka seçeneği kalmayacaktır.
مجلس الوصاية لن يكون أمامه خيار سوى الاعتراف بكِ وريثة للرئاسة

Ona verdiğimiz tek şey platform olsaydı Jack'in onu kucaklamaktan ve en başından beri fikrinin bu olduğunu söylemekten başka seçeneği kalmazdı.
اذا كان كل ما اعطيناه هى المنصه لن يكون لديه خيار اخر غير تقديمه و ان يقول انها كانت فكرته من البدايه

Aslına bakarsan başka seçeneği olmayan biri için gayet güzel bir anlaşma.
ولكن بكلتا الحالات انها , ام,انها فرصة جيده مع النظر الى حقيقة انني لا أملك خيارات أخرى

Adamın başka seçeneği yoktu. Senin kız, onu polislere ispiyonladı.
لم يكن للرجل أي خيار فتاتك وشت به لرجال الشرطة

İşin içine biz karışınca kadının başka seçeneği kalmadı.
أعتقد أنّه لما تدخلنا، لم يكن لديها خيار.

Önemli olan, ülkenin başka seçeneği olmadığı gerçeğidir.
الجزء الأهم كان حقيقة أن البلد لم يكن لديها خيار آخر

Arkadaşlar senin meşgul olduğunu söylese, o da başka planlar yapmak istese, o zaman başka seçeneği kalmaz.
فلو قلتم أنكم مشغولون لن تحاول وضع خطة بديلة عندها لن يكون لديها خيار آخر

- başka seçeneği olsaydı böyle bir riski almazdı.
لأنه لن يستطيع المجازفة إذا كان لديه خيار آخر.

Beyaz Saray, başka seçeneği olmadığını düşünüyor.
البيت الأبيض يشعر أنه لا يوجد خيار آخر

Sizi temin ederim bu Moriori'nin başka seçeneği yoktu.
،أؤكد لكَ .أنه لا يمتلك خيار آخر

Bu yolda başka seçeneği olmayacak.
بهذه الطريقة لن يكون لديها خيار آخر

Büyükannemin beni, hiç tanımadığım teyzemin yanında yaşamak üzere şehre yollamaktan başka seçeneği yoktu.
لم يكن لجدتي خيار سوى إرسالي إلى المدينة للعيش مع خالة لم أقابلها قط في حياتي.

Hâkimin teyp kaydını delil olarak sunmaktan başka seçeneği yok.
القاضي لم يكن لديه أي خيار سوى السّماح بعرض شريط الفيديو وهو الدّليل

Serhas'in ağır kayıpları, adamlarında moral kaybına yol açınca... seferi iptal edip eve dönmekten başka seçeneği kalmayacak!
خسائر زيركسيس ستكون كبيرة جدا رجاله مثبطون جدا لن يكون أمامة خيار سوى التخلى عن حملتة العسكرية

başka seçeneği yoktu. Savunma ağları yok edilmişti.
لم يكن لديه خيار لقد حطمنا شبكتهم الدفاعية

Karını yem yapıp seni geri getirmek istemedi. Ama başka seçeneği yoktu.
يستعمل زوجنك كطعم ليرجعك الى اللعبة لكن لم يكن لديه خيار

başka seçeneği yoktu.
لم يكن لديه خيارات أخرى

Hayatını kendi iradesiyle yaşamak isteyen kızların zaten geride başka seçeneği yoktur.
أن يعيش الحياة على شروطهم، وغالبا ما تترك الفتيات مع أي خيار.

Belki başka seçeneği yoktu.
لم تتصرف هكذا من قبل ربما لم يكن لديها خيار

O kadınların başka seçeneği yok.
كافيه انه مثل الاغتصاب هولاء النساء لايملكون اي خيار

Yaşlanmış olmalı. başka seçeneği yok.
لابد أن تكون كبيرة، فهي لا تملك أيّ خيار

Bana başka seçeneği yokmuş gibi geldi.
حسناً، لقد بدا وكأنه لم يملك خياراً آخر