| ve Jerry Grant'ın ölümünü annenin üzerine yıktı, aşılamaz bir engel yarattı böylece bir daha asla Başkan'la birlikte olamayacaktın. | Open Subtitles | و بعدها لامَ والدتك على مقتل جيري قرانت ليخلق حاجز يستحيل انهائه بحيث لا يمكنكٍ البقاء مع الرئيس مرة اخرى |
| Başkan'la NATO hakkında konuşmaya çalıştım. | Open Subtitles | لقد حاولت الكلام مع الرئيس حول منظمة حلف شمال الأطلسي. |
| Siz hayvan konusunda karara varmadan sanırım Başkan'la konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | انا في حاجة للكلام مع الرئيس قبل أن تقرر أى حيوان |
| Başkan'la konuşmak istediğin bir şey var sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان لديك شيئاً ما تود مناقشته مع الرئيسة |
| Ben Jack Bauer. Başkan'la acilen konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | انا جاك باور اريد ان اتحدث الى الرئيس بسرعة |
| Dün gece Başkan'la konuşmuştum. | Open Subtitles | نعم، لقد كُنْتُ أَتكلّمُ إلى الرئيس حول ذلك ليلة أمس. |
| Neye karşılık? Başkan'la suyu çıkmış bir hikaye hakkında özel röportaja mı? | Open Subtitles | مقابل ماذا لقاء حصرى مع الرئيس بقصة ملفقة |
| Birkaç dakika içinde Başkan'la canlı bağlantıya geçecek ve reaktörlerler hakkındaki ilerlemelerimizden haberdar olmak istiyor. | Open Subtitles | مع الرئيس بعد دقائق ويريد أن يعرف عن تقدمنا بشأن المفاعلات |
| Füzenin nereye gittiğini söyle engellememe yardım et daha sonra Başkan'la konuşacağını garanti edeyim. | Open Subtitles | أخبرني أين سيتجه هذا الصاروخ وساعدني في إيقافه, ثم أضمن لك أنك ستتحدث مع الرئيس |
| Ajan Pierce'la mı ilgili? Özür dilerim. Bu konuyu Başkan'la konuşmalısınız. | Open Subtitles | متأسف، يمكنكِ التحدث مع الرئيس بهذا الشأن |
| Albay, sizi yarın Başkan'la görüştürmek isteriz. | Open Subtitles | كولونيل نود تنظيم اتصال لك مع الرئيس غدا |
| Başkan'la yatmaya başladıktan bir kaç hafta sonra kendini öldürdüğünü öğrendim. | Open Subtitles | وعندما عرفتُ أيضًا أنها انتحرت بعد بضعة أسابيع من تلك الليلة مع الرئيس |
| Başkan'la ve Dışişleriyle konuşmamız için bizi teşvik etti. | Open Subtitles | وقد شجعتنا لنتحدث مع الرئيس وقسم الولاية |
| Tusk 7:30'ta uçağından inecek ve Başkan'la yemek için direkt olarak Beyaz Saray'a geçecek. | Open Subtitles | 30 ثم سيتوجه مباشرة للبيت الأبيض للعشاء مع الرئيس |
| Çünkü Başkan'la yatan, son kadın, | Open Subtitles | لأن المرأة الأخيرة التي كانت تنام مع الرئيس |
| Amiral, tek istediğim Başkan'la konuşmak. | Open Subtitles | أدميرال , كل ما أريده الجلوس مع الرئيسة |
| Ben Jack Bauer. Acilen Başkan'la konuşmalıyım. | Open Subtitles | انا جاك باور ، اريد التحدث الى الرئيس ، الامر عاجل للغاية ، شكرا |
| Özellikle Başkan'la konuşmak istedi. | Open Subtitles | لقد طلبت التحدث إلى الرئيس تحديداً |
| Bunu yıllar önce yazmıştım, Başkan'la tanışmadan çok zaman önce. | Open Subtitles | كتبتُ ذلك قبل سنوات قبل فترة طويلة من لقائي بالرئيس |
| Başkan'la bir sorunum olsun istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد أي مشاكل مع العمدة. |
| Başkan Petrov, şu anda Başkan'la konuşuyorsunuz. | Open Subtitles | "سيادة الرئيس (بيتروف)، أنتَ الآن على الهاتف مع سيادة الرئيس" |
| "Uzun zamandır, Başkan'la aramız gitgide açılıyordu." | Open Subtitles | لبرهة من الوقت، ظللت أنا والرئيس متباعدان لبعض الوقت |
| Başkan'la tanışacağımı bilseydim kravat takardım. | Open Subtitles | اذا كنت أعرف اني سأقابل الرئيس لكنت ارتديت ربطة عنق |