| Sonraki sabah, Babam yatağım yanında beni durağa bırakmak için bekliyordu. | TED | في الصباح التالي ابي كان واقفا بجانبي ليأخذني الى موقف الباصات | 
| Babam öldükten sonra beni tek başına büyütmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | كان عليها ان تعتني بي و بنفسها بعد موت ابي | 
| -Hayır, annem uzun yıllar önce öldü ve o zaman yalnızca Babam kalmıştı. | Open Subtitles | كلا , لقد ماتت أمى منذ سنوات وبعد ذلك كان هناك أبى فقط | 
| The Carnival of Venice Babam hayattayken, çok seyahat ettik. | Open Subtitles | حين كان أبى على قيد الحياة ، كنا نسافر كثيراً | 
| Bir süre önce Babam benim kabul edileceğim her üniversiteye gitmemi sağlayacağını söylemişti. | Open Subtitles | قبل ذلك الوقت والدى قال لى يمكننى ان التحق باى كليه فى العالم | 
| Ama Babam yaşlı ve ben Kordoba'nın yok olan bahçelerini özlüyorum. | Open Subtitles | ولكن ابى رجل عجوز وانا وأنا اتوق الى اشجار قرطبة السابقة | 
| Dolayısıyla, kendim için, annem için... büyükannem, Babam, amcam ve kamu yararı için... seni ve kardeşini öldürmek zorundayım. | Open Subtitles | لذا من اجلي و من اجل امي .. ِ جدتي ، ابي ، عمي و من اجل ذلك .. | 
| Buradakine de. Bu Babam ama yanındaki kişi resimden kesilmiş. | Open Subtitles | هذا ابي ولكن الشخص بجانبه قد تم قصه من الصورة | 
| "Clapham'a kadar izlerini sürmüşler. Babam, Albay Forster'la birlikte onları bulmaya çalışmış. | Open Subtitles | لقد تم تتبعهما لغاية كلابهام، ذهب ابي مع العقيد فورستر لمحاولة كشفهما. | 
| Babam beni el arabasında gezdiriyor. Fakat o nasıl kullanılacağını bilmiyor. | Open Subtitles | ابي يأخذني معه في عربة اليد لكنه لا يعرف كيف يقودها | 
| Dominic herifi lafa tutarken Babam da yanında taşıdığı 44'lüğü doğrultarak, traktörü kaçırmış. | Open Subtitles | دومينيك خدعه بينما ابي كان يمسك هذا المدفع عيار 44 و اختطف الجرار | 
| Deli işi çağrıları Babam duysun. Bir aileye bir deli yeter. | Open Subtitles | ندع أبى يستمع الى النداء المجنون و احد يكفى لكل اسرة | 
| Şimdi dans edeceğim. Babam orada güzel kızlar var dedi. | Open Subtitles | سأرقص الان يقول أبى ان هناك فتيات جميلات فى الخارج | 
| İlk olacak olan şey, Babam gelim hindinin kıçını sıkacak. | Open Subtitles | أول شىء سيفعله أبى هو أن يمسك بمؤخرة الديك الرومى | 
| Babam öyle mutlu olur ki... banyoya giderken ıslık çalar. | Open Subtitles | والدى سعيد جدا لدرجة أنه يصفر عندما يذهب الى المرحاض | 
| Babam söylemişti bunu bana. "Asla boş yere yardım isteme." demişti. | Open Subtitles | هذه مقولة والدى ، كان يقول لي الذئب لا يبكى ابدا | 
| Babam, insanların ilginç görünmek için çok şaşırtıcı konuştuklarını söyler. | Open Subtitles | يقول ابى مثير ما يتحدث عنه الناس ليشعروا انفسهم بالهتمام | 
| Babam Vietnam gazisiydi. Mor kalp nişanını kazanmış ve aşkı bulmak, evlenmek, kendi ailesini kurmak için evine dönmüştü. | TED | كان أبي محاربًا في فيتنام ممن حصلوا على وسام القلب البنفسجي، وعاد إلى الديار ليجد الحب، ويتزوج، ويكوّن عائلته. | 
| Babam 1885'te doğmuştu. Ve az da olsa ırkçı bir eğilimi vardı. | TED | ولد والدي في عام 1885، وقال أنه كان متحيزا للعنصرية بشكلٍ معتدل. | 
| Evlat edinildim. Yeni bir anne ve Babam olacak, ve çok hoşlar. | Open Subtitles | لقد تبُنيت ، أصبح لدي أب وأم جديدين ، ذلك لطيف جداً | 
| Babam tehlikeli araştırmalara girişti ve tahtı sık sık terkeder oldu. Evet... | Open Subtitles | الأب نفسه منغمس في البحوث الخطيره ، ومن وقت لآخر ترك العرش. | 
| Çünkü birbirinize zaman ayiriyorsunuz. Annemle Babam hiç böyle yapmadi. | Open Subtitles | لانكن تخصصون وقت لبعضكم ماما و بابا لم يفعلوا هذا | 
| Ve bu Lou'nun yani babamın küçük bir klibiyle sonlanır, çok sevgili Babam hakkında bir şeyler söyleme, hayatın tesadüfleridir. | TED | و تنتهي هذه المشاهد بمقطع صغير لوالدي متحدثاً عن شيء عزيز جداً إلى نفسه و هو حوادث الحياة و أحداثها. | 
| Babam gittiğinde, annem beni Big Brother programına sokmuştu, o zaman Roy'la tanıştım. | Open Subtitles | عندما أَبّي تَركَ، أمّي وقّعتْني فوق للبرنامجِ الكبيرِ الأخَ، وأنا حَصلتُ على روي. | 
| Sen her zaman yanımda oldun, Ray... Babam öldükten sonra. | Open Subtitles | كنت دائما ترعانى راي كل تلك السنوات بعد موت والدنا | 
| Sanırım Bertram ve Babam dışında bu odaya adım atan ilk erkek sizsiniz. | Open Subtitles | اعتقد انه باستثناء اخي وابي , انت اول شخص يضع قدمه بهذه الغرفة | 
| Demek Babam varlığıma dair her türlü izi silmiş. Aile fotoğrafları, videolar. | Open Subtitles | هذا يعني أن أبانا مسح كل آثار وجودي من الصور الأسريّة والأفلام | 
| Babam mutlu olduğu sürece, bende mutluydum büyük mutlu bir aile olacaktık. | Open Subtitles | ولكن طالما أن أبي كان سعيداً كذلك أنا وسنكون عائلة واحدة سعيدة |