bahçıvanlar, özellikle kırmızı istememe rağmen beyaz gül ekmişler. | Open Subtitles | زرع البستانيون الورد الأبيض في حين أني طلبت الأحمر |
Bunları da bil, onunla konuşurken sakın Jimmy Carter, bahçıvanlar, yabancılar, eşcinseller Sean Penn, Vatikan II, bireysel silahlanma, organik yemekler belirlenmiş vurucu kuralı, geri dönüşüm ve Yahudi olduğun konularını açma. | Open Subtitles | و فقط كي تكون أمنا عندما تتحدث اليه لا تتحدث عن جيمي كارتر البستانيون الناس الاجانب الشواذ جنسيا |
Biz bahçıvanız. bahçıvanlar da bunu giyer. | Open Subtitles | نحن بستانيون هذا ما يرتديه البستانيون |
Aman Tanrım. bahçıvanlar kovulmuştu. | Open Subtitles | لا, يا إلهي, البستاني سيتم طرده بالتأكيد. |
bahçıvanlar kapıyı yine açık bırakmış. Kontrol etmeliydim. | Open Subtitles | البستاني ترك الباب مفتوحا مره أخرى , كان علي ان أتأكد منها |
Ayrıca bahçıvanlar çöp konteynerinde biraz çöp buldular bunları cins ve çeşitlerine göre ayırıyorum. | Open Subtitles | لكن وُجدت أيضاً كمية من المُخلّفات من البستانيين في مكب النفايات... لذا أنا أقوم بفحصها الآن لمعرفة الجنس والنوع. |
Bahçelere bakan bahçıvanlar... ..ve bir ağaç uzmanı vardı. | Open Subtitles | كان هناك بستانيون للاعتناء بالحدائق and a tree surgeon on a retainer |
Benim dışımda öğrenciler, diğer fakülteler, bahçıvanlar, kargocular. | Open Subtitles | -بالإضافة إلى نفسي و الطلاب والجامعة البستانيون, مطاردة الناس |
Herkesi araştırdık. Öğrenciler, profesörler, bahçıvanlar, seyyar satıcılar. | Open Subtitles | طلاب, بروفيسورات, البستانيون, الباعة |
- bahçıvanlar böyle ölüyor işte! | Open Subtitles | -هكذا كيف يموت البستانيون |
Dışarıda bahçıvanlar var. | Open Subtitles | - لديك بستانيون بالخارج - |