| Bu, güneşli bir öğleden sonra... Bakkaldan evine yürüyen küçük bir kızın hikayesi. | Open Subtitles | هذه قصة فتاة صغيرة ترجع البيت من متجر البقالة في ظهيرة يوم مشمس |
| Bakkaldan bir şeyler alıp eve dönecektim. | Open Subtitles | لقد كنت سأشترى بعض البقالة و أعود مباشرة إلى شقتى |
| Üzgünüm Robert, Raymond'ın Bakkaldan aldıklarını boşaltmasını izliyorduk. | Open Subtitles | أَنا آسفُ، روبرت. نحن كُنّا نُراقبُ رايموند أفرغْ دكاكينَ البقالة. |
| Bakkaldan bir saat önce dönmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | هي كان يُفترض أنْ تَكُونَ خلفيةَ هنا قَبْلَ ساعَةٍ بدكاكينِ البقالة. |
| Bakkaldan bir saat önce dönmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | هي كان يُفترض أنْ تَكُونَ إدعمْ هنا قَبْلَ ساعَةٍ بدكاكينِ البقالة. |
| Ama hayır, gerçekten Bakkaldan bir şeyler aldım. | Open Subtitles | لكن لا ، اشتريت اغراض من البقالة في الحقيقة |
| 9 yaşındayken,babam maaşını kaybettiği için Bakkaldan hırsızlık yapmıştım. | Open Subtitles | عندما كنت في 9 من عمري، سرقت دكاكين البقالة لأن أبي صرف راتبه |
| On yaşımdayken Bakkaldan teslimat yaparken nam yaptım. | Open Subtitles | حصلتُ على شهرة بسبب تسليم البقالة حين كنت بالعاشرة. |
| Fakat bu iş tam olarak köşedeki Bakkaldan bir tane ekmek | Open Subtitles | لكن الأمر ليس كأحضار البقالة أو الخبز من المتجر |
| Bu filmde Bette Davis yorucu bir günün sonunda Bakkaldan evine döner... | Open Subtitles | فى هذا الفيلم إن " بيتى ديفيز " تعود للمنزل بعد يوم شاق فى محل البقالة |
| Bakkaldan aldıklarını bırakmaya gelmiş. Gönder onu hemen! | Open Subtitles | لقد أتى لإعطائنا البقالة أخرجه من هنا |
| Bakkaldan eve yürüyen bir adam | Open Subtitles | رجل عائدًا للمنزل سيرًا من متجر البقالة |
| - Pekala. Bana göre arama ya karşı caddedeki Bakkaldan ya da Boston market 'den yapılmış olabilir. | Open Subtitles | حسنا",من الأفضل ان نبدء البحث في اسواق البقالة او سوق (بوسطن) هناك عبر الشارع |
| Bakkaldan. | Open Subtitles | من البقالة |
| Bakkaldan yiyecek? | Open Subtitles | بعض البقالة ؟ |