| Bak, sonra notlarını bana getir, birlikte üstünden geçeriz. | Open Subtitles | أنظر أحضر لي ملاحظاتك لاحقا وسنمرّ بها سوية |
| Hadiii, zarfı bana getir içindekiler bütün gizemleri açıklığa kavuşturacak | Open Subtitles | تعـال، أحضر لي الظرف سيوضّح حلول كلّ الألغـاز |
| Nasıl yaptığın umurumda değil, sadece programı bana getir. | Open Subtitles | انا لا أهتم كيف ستقومين بها فقط أحضري لي البرنامج |
| Paulie, 39. Cadde'ye git, 18 adet minder al ve faturayı bana getir. | Open Subtitles | بولي) أريدك في شارع 39) اشتري 18 فرشا للرجال ليناموا و احضر لي الفاتورة |
| Ve o plakaları bana getir. | Open Subtitles | وأحضري لي لوحات تسجيل تلك السيّارة |
| Gümüş renkli. Tabak gibi. bana getir. | Open Subtitles | فضية اللون، تشبه صحن الفنجان، أحضرها لي. |
| Her ne bulursan, ilk bana getir. Anladın mı? | Open Subtitles | اجلبي لي أيّ شيءٍ تجدينه أولاً، هل ذلك مفهوم؟ |
| Teşekkür ederim, sonuçları alınca hemen bana getir. | Open Subtitles | شكراً لك, نعم أحضر لي التحاليل عندما تأتي بهم |
| Medellin'e git, zulaladığımız tüm paraları topla ve bulduğun her kuruşu bana getir. | Open Subtitles | اذهب إلى ميديلين إلى مخابئ النقود التي لدينا و أحضر لي كل النقود التي يمكنك العثور عليها |
| Asistanıma, ''Müşterilerimizden bütün santrifüf ve güç santrali uzmanlarının bir listesini bana getir.'' | TED | لذا اخبرت مساعدي .. أحضر لي قائمة بالخبراء باجهزة الطرد المركزي والطاقة من مركز معلوماتنا " |
| Arabayı garaja götür ve listeyi de bana getir. | Open Subtitles | خذي السلة إلى المرآب. ثم أحضر لي فاتورتك! |
| Her şeyi bana getir ben de arkadaşını salıvereyim. | Open Subtitles | حسناً أحضر لي كل هذا و سأترك صديقك |
| Bu kutuda Pamuk Prenses'in kalbini bana getir. | Open Subtitles | أحضر لي قلب بياض الثلج داخل هذا الصندوق |
| Aldığın dondurmadan birazını bana getir. | Open Subtitles | أحضري لي بعض المثلجات التي إشتريتيها |
| Anahtar kartını bana getir, ben de halledeyim. | Open Subtitles | أحضري لي البطاقة و سوف أفعل ذلك |
| Yabancıyı daha sonra bana getir. | Open Subtitles | احضر لي الغريب لاحقا |
| Sat ve parayı bana getir. | Open Subtitles | بيعيه ، وأحضري لي المال |
| Eğer bu kız hakkında söylediğin şey doğru ise... onu bana getir. | Open Subtitles | إذا كان ما تقوله بشأن الفتاة حقيقي... أحضرها لي. |
| - bana getir. - Kendin al. | Open Subtitles | ــ اجلبي لي واحدة ــ اجلبيها بنفسك |
| Laptopu güvenli bir şekilde bana getir, sana bir şey olmayacak. Anlaştık mı? | Open Subtitles | اجلب لي هذا الحاسوب سليمًا ولن تُمس بسوء، مفهوم؟ |
| Paulie, 39. Caddeye git, 18 adet minder al ve faturayı bana getir. | Open Subtitles | بولى أريدك فى شارع 39 اشترى 18 فرشا للرجال ليناموا عليها و احضر لى الفاتورة |
| Ve onu bana getir, tamam mı? | Open Subtitles | الحقيبة تلك الّـتي جلبتها لي و أحضرها إليّ ، حسناً ؟ |
| Onu eve, bana getir. | Open Subtitles | إجلبه إلى بالمنزل |
| Kardeşimin öldüğünün kanıtını üç gün sonra öğle vaktinde bana getir. | Open Subtitles | آتني بدليلٍ على مقتل أُختي ظهيرة اليوم الثالث من الآن |
| Kimi öldürdüğün umurumda değil, ama Joe'yu bana getir. | Open Subtitles | لا آبه بمَن تقتل، ولكن أجلب لي (جو). إنه ليّ لأقتله. |
| Tavşan öldürürsen yemek için bana getir. | Open Subtitles | لو قمت بقتل أرنب، أحضره إلي لآكله |
| Yineliyorum, bilmesen daha iyi. Sen bana getir. | Open Subtitles | مجدداً، من الأفضل ألا تعرف، أحضره إليّ فحسب. |
| O yüzden onu bulduğun zaman, önce bana getir. | Open Subtitles | لذا عندما تعثر عليه، أحضره لي أولاً هل فهمت؟ |