Arthur, konuklarımız olduğunu bana söylememiştin. | Open Subtitles | آرثر، لم تخبرني نحن كنّا سيكون عنده الضيوف. |
Üzgünüm, ama zamanında hırsızlık yaptığını bana söylememiştin. | Open Subtitles | أنا آسفة, لكنك لم تخبرني بأنّه في أحد الأيام كنت لصّاً |
O uzay gemisinden bir şey çaldığını bana söylememiştin. | Open Subtitles | لم تخبرني أنك سرقت شيئاً من تلك المركبة الفضائية |
Meg, annenin tam Martha Stewart gibi olduğunu bana söylememiştin. | Open Subtitles | ميغ لما لم تخبريني ان امك مثل مارثا ستيوارت |
Dr. Wilson'u görme sebebinin bu olduğunu bana söylememiştin. | Open Subtitles | لم تخبريني لذلك اردت رؤية الدكتور وليسون |
Satış rekorunu kırdığını bana söylememiştin. | Open Subtitles | أنت لم تخبرني أنك حطمت رقماً قياسياً في المبيعات |
Eve akşam yemeği için misafir getireceğini bana söylememiştin. | Open Subtitles | أنت لم تخبرني بأنكَ ستُحضر أشخاصاً إلى العشاءِ |
Mesela Jessica'yla çıkmaya başladığını bana söylememiştin. | Open Subtitles | على سبيل المثال، لم تخبرني أبداً عن مواعدتك لـ جيسكا |
Böyle koşabileceğini bana söylememiştin. | Open Subtitles | لم تخبرني أنك تستطيع الجري هكذا |
Biriyle görüştüğünü bana söylememiştin. | Open Subtitles | أنت لم تخبرني قبلا بأنك ترى أحداً |
bana söylememiştin. Sana bir tane yollamalıyım adamım. | Open Subtitles | أنت لم تخبرني أريد أن أرسل لك واحدة |
- bana söylememiştin. | Open Subtitles | أعني، أنتِ لم تخبرني بإنه سيشعرني |
bana söylememiştin. | Open Subtitles | بالفعل؟ لم تخبرني بذلك |
Onun beyaz olduğunu bana söylememiştin. | Open Subtitles | لم تخبرني أنه أبيض |
- bana söylememiştin! - Anladığıma göre randevudasın. Evet. | Open Subtitles | انت لم تخبريني هل اثقلت عليك في الموعد ؟ |
Okula dönmeyi düşündüğünü bana söylememiştin. | Open Subtitles | لم تخبريني أنك كنت تفكرين بالعودةإلىالجامعة. |
Milletvekili olduğunu bana söylememiştin! | Open Subtitles | لم تخبريني بأنك عضوة بالكونغرس |
Neha, patronunun bu kadar ateşli olduğunu bana söylememiştin. | Open Subtitles | .نيهاه" لم تخبريني من قبل ان رئيسك جذاب جدا" |