| Silah üzerindeki bir antimon-baryum reaksiyonu, baruttan daha fazlasını ortaya çıkardı. | Open Subtitles | وبإجراء اختبار على المسدس توضح معنا أن هناك شيئا غير البارود |
| Ve baruttan veya mızraktan çok daha tehlikeli bir silahları vardı. | Open Subtitles | وقد كانوا مسلحين بما هو أخطر كثيراً من البارود أو السكين |
| baruttan yapılmış çiçekler? | Open Subtitles | زهور مصنوعة من البارود ؟ زهور مصنوعة من البارود ؟ |
| Ama bilim bize sabundan gliserini ayırıp onu, baruttan 13 kat daha güçlü bir maddeye dönüştürmeyi öğretti. | Open Subtitles | ولكن العلم يرينا كيف نستخرج منها الجليسرين وتحويله إلى مادة اقوى من البارود بثلاثين مرة |
| Sadece baruttan anlayıp anlamadığını teyit edecektir. | Open Subtitles | سوف يختبرون فحسب ما إن كنتِ شخصاَ يعرف عن البارود |
| Bu aracı havada tutman için baruttan fazlasına ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | سيأخذ كمية كبيرة من القطع ... أكثر من البارود لجعل هذه الطائرة في لهواء ... |
| baruttan sahibini öğrenemezsin. | Open Subtitles | البارود لن يجعلنا نحصل على اسم المالك |
| Halkın baruttan sudafed'e kadar her şeyi üretince kimse senin telefonlaşmalarını umursamıyor. | Open Subtitles | بما أن بني جنسك أخترعوا كل شيء "من البارود وحتى حبوب "سودافيد لا أحد سيتقبل تزيفك لذلك |
| baruttan başka gerekli olanlar var. | Open Subtitles | وهو يتطلب المزيد من البارود. |
| Ve düşmanlarımızı baruttan mahrum edeceğiz. | Open Subtitles | وحرمان أعدائنا من البارود. |
| Ve kara baruttan hiç haberim yoktu. | Open Subtitles | ولا تعرف شيئاً عن البارود |
| baruttan çok daha fazlasını yapıyorum. | Open Subtitles | صناعة البارود, أليس كذلك؟ |
| baruttan dolayi! | Open Subtitles | بسبب البارود |