| Sarhoşun birini canlandırıyordu aynı zamanda batıdaki en iyi silahşordu. | Open Subtitles | كان يمثّل وكأنه سكران لكنّه كان كأعظم سلاح في الغرب |
| batıdaki sayısız Creeler adına ticaret yapan doğu Cree halkı. | Open Subtitles | الذين يتاجرون نيابة عن أعداد لا تحصى من هنود الغرب |
| Ve batıdaki bizler neler olduğuna dair çok az şey bildiğimizin farkına vardık. | TED | واكتشفنا في الغرب اننا نعرف القليل عن الذي يحدث |
| Almanların batıdaki son büyük taarruzu başlamıştı. | Open Subtitles | لقد بدأ الهجوم الألمانى العظيم والأخير على الجبهة الغربية |
| batıdaki 46 eyalet için 1909, o kadar da kültürlü değildi. | Open Subtitles | في العام 1909 كان الجزءِ الغربي الـ46 الولايات المتّحدة ما كَانَ مصفّى جداً |
| Umutsuzca batıdaki güvenli alana erişmeye çabaladılar. | Open Subtitles | مدفوعين بخوف يائس جاهدوا للوصول إلى غرب البلاد |
| batıdaki Dothraki Denizi'ne gitseydik karşımıza çıkacak ilk Khalasar bizi öldürüp ejderhalarınızı alırlardı. | Open Subtitles | "وإذا ذهبنا غرباً بإتجاه بحر "الدوثراكيون أول شخصاً سنقابله منهم سيقتلنا ويأخذ تنانينك |
| Kapının sembolü vahşi batıdaki barların kanatlı kapılarına benzer. | TED | رمز الباب يبدو مثل زوج من أبواب الحانات في الغرب الأمريكي. |
| Yapılar batıdaki Lintao'dan doğudaki Liaodong'a kadar büyüdükçe hepsi Uzun Duvar olarak anılmaya başlandı. | TED | مع نمو البناء من لينتاو في الغرب حتي لياودونغ في الشرق، أصبحت معروفة بشكل إجمالي بالجدار طويل. |
| Biliyorsunuz batıdaki 200 yıllık gelişime bakarsaniz, ortalama büyüme yüzde iki civarında olmuş olabilir. | TED | إذا نظرتم إلى التطور الذي حصل في الغرب طوال أكثر من 200 سنة كان معدل النمو نحو اثنين في المئة |
| Edindiğim tüm belirtilerden onun batıdaki yüksek kayalık tepelerin diğer tarafında olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | كل المؤشرات تشير إلى أنه يجب أن يكون على الجانب الآخر من القمة الصخرية ناحية الغرب |
| batıdaki muharebelere asker alındıkça her bir el makine görevini görüyordu. | Open Subtitles | كل مواطن كان يعمل أمام أله ما فى الوقت الذى كان يتم فيه جمع الرجال لمعركة الغرب |
| Ayrıca batıdaki gizli ajanlarımızdan, eylemlerimizin tespit edilmediğine dair onay aldık. | Open Subtitles | إضافة لذلك,لدينا تأكيد من عميلنا المتخفي في الغرب بأن أعمالنا لهذه اللحظة غير مكشوفة |
| Burayı parçalamak isteyenler sadece kanun kaçakları ve onların batıdaki yandaşları. | Open Subtitles | فقط المجرمون وأصدقائهم فى الغرب هم الذين يأملون أن تنفصل |
| MS 476'da, batıdaki son Roma imparatoru tahttan indirildi. | Open Subtitles | في عام 476 ميلادية، تمّ خلع الامبراطور الرّوماني الأخير في الغرب. |
| Asiler New Mexico'daki ve güney batıdaki tesislere saldırıp her şeyi yaktılar. | Open Subtitles | الثوّار هاجموا وأحرقوا مشروعا وسائل في نيو مكسيكو والمنطقة الجنوبية الغربية. |
| Batıdan cephesinde yapılacak taarruzla, batıdaki hatlar aşılacak. | Open Subtitles | الهجوم على الجبهة الغربية سيحطم خطوط الغرب |
| ...batıdaki müttefik eyaletlere yapılan gezinin üçüncü gününde. | Open Subtitles | انه اليوم الثالث من الجولة الرئاسية بالولايات الغربية المتحالفة |
| Canlı yayımlanan AM USA'de batıdaki izleyicilerimize merhaba diyoruz. | Open Subtitles | ونرحب بمشاهدينا على الساحل الغربي لهذا اللقاء الخاص من صباح الولايات المتحدة |
| Başta, ANBU batıdaki ormana kadar peşindeydi sonra o kendini uçurdu. | Open Subtitles | لقد كان أولا محاصرا من قبل الأنبو في غرب الغابة ولكنه فجر نفسه |
| batıdaki ateş hattı havzaya doğru herhangi bir rota çizmemizi engelliyor. | Open Subtitles | خط الحريق غرباً يقطع أيّ طريق نحو الحوض. |
| Zulu Yedi'den MP'ye. Araç batıdaki eski kilise yoluna yöneldi. | Open Subtitles | زولو 7 الى البوليس الحربى نتجه غربا الى طريق الكنيسه القديمه |
| batıdaki kayalıklar ve doğudaki dere yatağı arasındaki bölgede arayacağız. | Open Subtitles | الصخور إلى الغربِ وسرير الجدولِ الجافِ إلى الشرقِ. |
| batıdaki Saygon bombardımanından sorumlu olan kişi. | Open Subtitles | أنه مسؤل عن الجناح الغربى للجيش. |
| Fakat Kiribati üç ada topluluğundan oluşuyor: batıdaki Gilbert Grubu, ortadaki Phoenix Adaları ve doğudaki Line Adaları. | TED | تتألف كيريباتي من 3 مجموعات من الجزر: مجموعة جيلبرت في الغرب، ولدينا جزر فينيكس في الوسط، وجزر الخط في الشرق. |