| Burası Çin'de son kalan tuzlu bataklıkların da bulunduğu zengin bir tarım bölgesi. | Open Subtitles | الزراعية الخصبه المناظر الطبيعيه بعض من آخر ما تبقى من المستنقعات المالحه فى الصين |
| Son yüzyılda, Dünya'daki bataklıkların yarısı kurudu. | Open Subtitles | خلال القرن الماضي أكثر من نصف بيئة المستنقعات تم ردمها |
| Ve hepsi milyonlarca yıl önce eski bataklıkların içerisinde yok olan organik oluşumların ufacık fosilleşmiş bedenleriyle çalıştırılıyor. | Open Subtitles | وتساق مجدداً بالأجساد العضوية الدقيقة المتحجّرة التي اختفت في المستنقعات القديمة قبل ملايين السنوات. |
| O, bataklıkların küçük kızlar için olmadığı çok iyi bilirdi. | Open Subtitles | عرفت ان تلك المستنقعات ليست للبنات |
| bataklıkların içisinde ki yol | Open Subtitles | الطريق خلال المستنقعات |