| Böylece, onlara Jimmy'yi bayıltıp, fotoğrafını nasıl sildiğini de anlatırsın. | Open Subtitles | ثمّ يمكن أن تخبرهم كيف أفقدت جيمي وعيه ومحيت صورتك |
| Herifi yumrukla bayıltıp arabasını çalmışsın! | Open Subtitles | لقد سرقت سيارته وأفقدته وعيه كنت ألاحق الـ20 ألف، حسناً ؟ |
| Şantaj yapmak demek tuzak kurmak, hedefinizi bayıltıp hatırlamak istemeyeceği fotoğraflar çektirmekten ibaret değildir. | Open Subtitles | لتدبير عملية إبتزاز ناجحة فإن الأمر أكبر من محاولة إفقاد الهدف وعيه وإلتقاط بعض الصور لأشياء لن يتذكرها |
| Sonra da, eğer doğru anladıysam, birisi onu bayıltıp aracını çalmış. | Open Subtitles | ثمّ... لو فهمتُ بشكل صحيح... شخص ما أفقده وعيه وسرق شاحنته. |
| Onu bayıltıp evinden çıkaracağım. | Open Subtitles | سأفقده وعيه ثم أجرّه للخارج. |