| En son, bebeğiyle birlikte bir kahve dükkanından çıkarken görülmüş. | Open Subtitles | اخر مرة تمت رؤيتها تغادر محل قهوة مع طفلها الرضيع |
| Danışmanım bir annenin bebeğiyle irtibat kurması için kelimelere ihtiyacı olmadığını söyledi. | Open Subtitles | تقول مساعدتي في الحمل أنّ الأم لا تحتاج لكلمات لتتواصل مع طفلها. |
| Böylece bebeğiyle eczaneye uğramak yerine hemen evine dönebiliyor. | TED | وبهذا تستطيع أخذ طفلها مباشرة إلى المنزل دون الحاجة إلى المرور بالصيدلية. |
| Annesi her gün bebeğiyle buranın önünden geçer. | Open Subtitles | الأم تعبر من هذا المكان كل يوم مع طفلتها |
| Julie bebeğiyle ilgili büyük bir karar verdi... | Open Subtitles | جولي اتخذت قرارا كبيرا بشأن طفلتها |
| Ahududu bebeğiyle bile uyuyabilirmişsin. | Open Subtitles | حتى أنها قالت أنك تستطيع النوم مع دميتها (راشبيري رومتار). |
| Mary kucağında bebeğiyle bir anneyi gördüğün zaman, ...hiç yüreğinde bir tutuşma hissettin mi? | Open Subtitles | ماري هل أحسست قط بحنين في قلبك عندما ترين أماً في الشارع و طفلها في ذراعها؟ |
| bebeğiyle ortada kalmış gibi yani. | Open Subtitles | وعندها لن يريدها ولن يريد طفلها لقد كانت محطمة بسبب هذا لدرجة أنها أحرقت |
| - Zavallı karısı, bebeğiyle öylece duruyordu. | Open Subtitles | زوجته المسكينه كانت واقفة هناك مع طفلها الرضيع |
| Isha, yeni bebeğiyle daha fazla mutlu olamazdı herhalde. | Open Subtitles | الأم وصلت إلى ذروة سعادتها بسبب طفلها الصغير |
| İçinde bebeğiyle arabasını çalmış. | Open Subtitles | سرق سيارتها , و بداخلها طفلها. |
| - bebeğiyle birlikte koşuyormuş. - Bebek kayıp. | Open Subtitles | لقد كانت تركض مع طفلها الطفل مفقود |
| bebeğiyle saklanıyordu. | Open Subtitles | كانت تختبئ مع طفلها. |
| Onu da bebeğiyle birlikte gömdük. | Open Subtitles | دفناها مع طفلها |
| Ona bebeğiyle beş dakika izin verelim. | Open Subtitles | لنتركها 5 دقائق مع طفلتها |
| - Lezbiyen aşk bebeğiyle defoldu. | Open Subtitles | -رحلت مع دميتها المحببة |