| Ulusal çapta, son 24 yılda belgelenmiş 27 olay var. | Open Subtitles | وتنفجر ؟ حصلت 27 حادثة موثقة محلياً في اليوم الماضي |
| Öldükten sonra geri getirilebilen insanların belgelenmiş durumları mevcut. | Open Subtitles | هناك حالات موثقة عن أناس قد رجعوا من الموت |
| Ruhlar dünyasından gelen sinyallerin ilk belgelenmiş hali olabilir. | Open Subtitles | قد تكون أول حالة موثقة لإشارة من عالم الارواح |
| 1877'den 1950'ye siyahiler üzerinde en az 4400 belgelenmiş linç girişimi oldu, ABD içinde. | TED | من 1877 إلى 1950 كان هنالك على الأقل 4.400 إعدام عرقي موثق للسود في الولايات المتحدة |
| Bulanık görme, paranoya, işitsel halüsinasyonlar ne yazık ki, kokain bağımlılığının belgelenmiş uzun süreli yan etkileridir. | Open Subtitles | رؤية مشوّشة، وذعر, الهلوسة السمعيّة، لسوء الحظ، كل هذا موثّق كتأثيرات جانبيّة طويلة المدى، لسوء إدمان الكوكايين |
| Uluslararası terörist olarak yaşamın iyice belgelenmiş durumda. | Open Subtitles | مهنتك كأرهابى دولى تم توثيقها - لا |
| Böyle takım avları nadiren görülse de bilim insanları bunların doğada belgelenmiş en karmaşık saldırı olabileceğine inanıyor. | Open Subtitles | مع أنه يندر رؤية فريقٍ يصطاد على الشاكلة نفسها، يُؤمن العلماء أنهم قد يكونوا الفريق الموثق الأكثر تعقيداً في العالم الطبيعي |
| Darta olan aşkım şu noktada iyice belgelenmiş olmuyor mu? | Open Subtitles | هل حبي لالسهام لا موثقة جيدا في هذه المرحلة؟ |
| Uygulamaları iyi belgelenmiş ve alçakça. | Open Subtitles | أفعالهم موثقة جيداً و هي كلها أفعال حقيرة |
| belgelenmiş vak'alar... medyumların kayıp çocukları ya da cesetleri bulduğu. | Open Subtitles | قضايا موثقة... بها أن الوسطاء الروحيين قد وجدوا أطفال مفقودين، وجثث |
| Bu sistemde belgelenmiş bir fonksiyon değil. | Open Subtitles | هذه ليست وظيفة موثقة في هذا النظام |
| belgelenmiş başka sağlık sorunları yok ama, biliyorsun. | Open Subtitles | ليس لديهم أية مشاكل صحية أخرة موثقة |
| Ölü gözükmenin sebebi Tetrodoksin alımı olan bir sürü belgelenmiş vaka var. | Open Subtitles | هناك حالات عديدة موثقة تسبّب فيها تناول سم "تيترودوتوكسين" موتاً ظاهريّاً |
| Efendim, bu "sözümona" önceki evlilik aslında çok iyi belgelenmiş bir evliliktir. | Open Subtitles | سيدى ، اٍن المسمى بالزواج السابق هو فى الواقع موثق جيدا |
| Ama iyi tarafından bakarsak bu, hayatım boyunca yaptığım hataların en iyi belgelenmiş olanıydı. | Open Subtitles | و لكن على الجانب الإيجابي هذا هو أفضل فشل موثق في حياتي |
| STEM endüstrilerinde oldukça kalın ve titizlikle belgelenmiş bir cam tavan var. | TED | هناك أسمك وأقوى حاجز للتقدم بالنسبة إلى النساء بشكل موثق في صناعات "STEM". |
| Onun belgelenmiş genetik şizotipal davranış geçmişi var. | Open Subtitles | لديه تاريخ وراثي موثّق بإصابته بالسلوك الفصامي |
| Şanslısın ki, tüm fobilerin ve saplantılı davranışların çok iyi belgelenmiş durumda, böylece en geç gelecek hafta rozetine kavuşmuş olacaksın. | Open Subtitles | حَسناً، محظوظ لَك، كُلّ خوفكَ المرضي وسلوك إستحواذي كَانَ موثّق بشكل جيدُ، لذا أنت يُمكنُ أَنْ تَأخُذَ ظهرُ شارتُكَ في غضون الإسبوع القادم. |
| Uluslararası terörist olarak yaşamın iyice belgelenmiş durumda. | Open Subtitles | مهنتك كأرهابى دولى تم توثيقها - لا |
| Böyle takım avları nadiren görülse de bilim insanları bunların doğada belgelenmiş en karmaşık saldırı olabileceğine inanıyor. | Open Subtitles | مع أنه يندر رؤية فريقٍ يصطاد على الشاكلة نفسها، يُؤمن العلماء أنهم قد يكونوا الفريق الموثق الأكثر تعقيداً في العالم الطبيعي |
| Bu geçerli. Ve belgelerle belgelenmiş. | Open Subtitles | حسنا إنها رسمية وموثقة بعناية |
| Sıçan avcılarıyla görüştüm ve Bayan Havers'ın belgelenmiş sıçan sorununu öğrendim. | Open Subtitles | دَعا بَعْض المبيداتِ المحليّةِ... ... و إكتشفَكلّشيء عنبصورةخاطئة مشكلة جرذِ هافيرس الموثّقة بشكل جيد. |