beni çok endişelendirdin, seni yaramaz çocuk. | Open Subtitles | أنت ولد شقي لقد جعلتني أعاني الامرين بغيابك |
Sosisimin balina köpekbalıklarının yakınında olması fikri beni çok endişelendiriyor. | Open Subtitles | أنا قلق جدا من الحوم حول تلك الأسماك حقا |
Her şey bir yana, bu beni çok küstah yapıyor. | Open Subtitles | وبصرف النظر عن أي شيء آخر، يجعلني أشعر جاهل بذلك. |
beni çok mutlu ettin anne. | Open Subtitles | لقد جعلتيني سعيداً للغاية يا أمّي. |
Bunca yıldır bilmemen beni çok rahatsız ediyordu. | Open Subtitles | لقد كنت أتعذب جداً لأنك لم تكن تعرف كل هذه السنوات |
- Ne demek. Ben burada değilken başka birinin evime baktığını bilmek beni çok mutlu etti. | Open Subtitles | جعلني أشعر بسعادة معرفتي بأن هنا أحد يهتم بمنزليّ. |
Nedendir bilmiyorum ama bu beni çok üzdü. | Open Subtitles | لا أعلم لماذا لكن ذلك يجعلني حزينةً حقّاً |
Paramı geri istiyorum, beni çok az düşündüğün için. | Open Subtitles | أريد إسترجاع مالي ، بما أنكِ لم تفكري بي كثيراً. |
LP: 18 yıl önce insanların insansız araçlar üzerine çalıştığını öğrendiğmde bundan büyülenmiştim ve bu projeler bir süredir devam ediyor ancak bunun dünyayı geliştirme yönünde yaratacağı fırsatlar beni çok heyecanlandırıyor. | TED | ل.ب: منذ 18 سنة علمت أن هناك أشخاصا يعملون على سيارات أوتوماتيكية، ففُتِنتُ بهذا الأمر، إذ يتطلب إطلاق هذه المشاريع بعضا من الوقت، لكنني متحمس جدا بشأن الإمكانيات التي تتيحها لتطوير العالم. |
Bu durumun tamamında beni çok daha fazla iyi hissettiriyorsun. | Open Subtitles | يا إلهي أنت تجعلني أشعر بكثير من الأريحيه في هذا الوضع |
İyi ki daha geç gelmediniz. Burası geceleri beni çok korkutuyor. | Open Subtitles | حمداً للرب أنك لم تظهر في أي وقتٍ آخر, هذا المكان يصيبني بالذعر عند الليل |
Tüm bu olup biten her şey beni çok güç, çok iğrenç bir duruma soktu. | Open Subtitles | هذا الأمر كله وضعني في موقف مشين |
beni çok mutlu ettin. Umarım sen de mutlusundur. | Open Subtitles | لقد جعلتني مسروراً جداً آمل أنك مسرور كذلك |
beni çok beklettin ama arkadaşın bana eşlik etti. | Open Subtitles | لقد جعلتني انتظر لوقتٍ طويل وصديقك بقي برفقتي |
Ah, Steve. Şimdi beni çok mutlu ettin. | Open Subtitles | أوه ستيف لقد جعلتني جداً سعيدة |
Evlerdeki plastik şeyler beni çok duygulandırır. Özellikle de plastik kaplar. | Open Subtitles | أصبح حسّاس جدا من البلاستيك البيتي أنا بشكل خاص مولع بعلب الطعام |
Tabii. Pazarları çalışmak beni çok susatıyor. | Open Subtitles | بالتأكيد، العمل أيام الأحد يجعلني أشعر بالعطش |
Bunlara razı oldum, çünkü... beni çok seviyordu, Sidonie. | Open Subtitles | و قد وافقت على ذلك لأنه (كان يعشقني للغاية يا (سيدوني |
Bunca yıldan sonra tanıman beni çok duygulandırdı. | Open Subtitles | أنا متأثر جداً لأنك تعرفتي علي بعد كل هذه السنوات |
Yaptığın şey beni çok güvende ve sevilmiş hissettirdi. | Open Subtitles | ما قمت به جعلني أشعر أنني محمية جدًا ومحبوبة جدًا |
minnettar oluyordum. Bu, beni çok mutlu etti. | TED | كنت ممتنا، كان ذلك يجعلني سعيدا. |
Eskiden çok yakındık ve beni çok sık arardınız. | Open Subtitles | لقد كنّا قريبين من بعضنا و كنتم تتّصلون بي كثيراً |
Bu tarif beni çok heyecanlandırıyor. Beyaz şarapla çok güzel oluyor. | Open Subtitles | أنا متحمس جدا لهذه الوصفة إنها لاذعة مع الشيري |
beni çok yoruyorsunuz. | Open Subtitles | أوه، أنت تجعلني متعب، كل واحد منكم. |
Bu iş beni çok geriyor. | Open Subtitles | هذا العمل يصيبني بكثير من الضغط أحياناً |
Bu adam beni çok kötü bir durumda bıraktı. | Open Subtitles | ذلك الرجل وضعني في موقف لا أحسد عليه |
Tamam lütfen bu dizlerin üstüne çökme olayı beni çok rahatsız ediyor. | Open Subtitles | حسنًا, حسنًا, بشأن ركوعك و ما شابه إنه يجعلني غير مرتاحٍ للغاية |
Geçen seneki istatiklerinizi gördüm ve beni çok üzdü. | Open Subtitles | رأيت إحصائياتك من الموسم الماضي وقد آذى مشاعري حقاً |
Sağlığımla bu kadar ilgili olman beni çok etkiledi. | Open Subtitles | إنك لطيف، لقد تأثرت كثيرا لأنك مهتم لصحتي |