| benim için burada olduğunu biliyorum, tamam mı? | Open Subtitles | أنا أعلم أنك هنا من أجلي, وأنا مستعد لذلك؟ |
| Bak eğer paraya falan ihtiyacın olursa benim için burada hesapları tutabilirsin. | Open Subtitles | أنظري، إذا احتجت إلى المزيد من المال يمكنك دائماً ترتيب الحجوزات هنا من أجلي |
| Bu yüzden sizin de her gün benim için burada olmanızı bekliyorum. | Open Subtitles | و أتوقع أن تكونوا هنا من أجلي. |
| Yani benim için burada büyük bir ofiste iyi bir maaşla çalışabilirsin veya orada o iğrenç üniformayı giyerek çalışabilirsin. | Open Subtitles | لذا يمكنك إما العمل بالنسبة لي هنا في مكتب كبير براتب كبير، و ... أو يمكنك العمل بالنسبة لي هناك، |
| benim için burada yalan ve sırlardan başka bir şey yok. | Open Subtitles | ليس لي هنا سوى الأسرار والأكاذيب. |
| Sanırım benim için burada olan tek kişi sensin. | Open Subtitles | انت الشخص الوحيد الذي أعتقد أنه سيكون هنا لأجلي |
| Demek istediğim,bütün bu insanlar benim için burada. | Open Subtitles | أعني, كل هؤلاء الناس هنا من أجلي |
| Her zaman benim için burada olacak deli bir kardeş. | Open Subtitles | شقيقة مزعجة ستكون . دائماً هنا من أجلي |
| Bu, benim için burada olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | هذا لا يعني بأنّهم موجودن هنا من أجلي |
| Özel felan değilsiniz. Onlar benim için burada. | Open Subtitles | حسناً، أنت لست بـمميز أنهم هنا من أجلي |
| O benim için burada. | Open Subtitles | إنه هنا من أجلي |
| O benim için burada. | Open Subtitles | إنه هنا من أجلي |
| Sadece benim için burada. | Open Subtitles | لقد أتى إلى هنا من أجلي فحسب |
| benim için burada. Gel hadi. | Open Subtitles | إنَّه هنا من أجلي هيا |
| Onlar benim için burada. | Open Subtitles | انهم هنا من أجلي |
| benim için burada bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيئ هنا من أجلي. |
| benim için burada hiç bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يعد هناك شيئ باقي لي هنا بعد الآن |
| Bilmiyorum. benim için burada hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لستُ أدري، فلا يوجد أيّ شيء لي هنا. |
| benim için burada yapılacak bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لا يوجد شئ متبقي لي هنا |
| benim için burada hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | لا يتبقى شيئ لي هنا - أنت مخطئ - |
| Avukatın benim için burada olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أن هذا المحامي ليس هنا لأجلي |