| Sen bir hayranı bile değilsin. Ben 86, Dünya Serisi'ndeydim. | Open Subtitles | أنت لست حتى من المشجعين، أنا كنت أحضر الدوري |
| Sen bir hayranı bile değilsin. Ben 86, Dünya Serisi'ndeydim. | Open Subtitles | أنت لست حتى من المشجعين، أنا كنت أحضر الدوري |
| Ah! Komik bile değilsin. Tiksinçsin sadece. | Open Subtitles | أنت حتى لست مضحكا أنت فقط مثيرٌ للاشمئزاز |
| Her şeyi geçtim, sen Amerikalı değilsin. Afro-Amerikan bile değilsin. | Open Subtitles | فيما عدا ذلك لا تكون أمريكياً أصلاً ولا حتى أمريكياً أسود |
| Artık kaybetmeyi alışkanlık haline getiren biri bile değilsin. | Open Subtitles | أنت مثير للشفقة ، أتَعْرفُ ذلك ؟ أنت حتى لم تصل لمستوى الفاشلين |
| Sen şov işinde bile değilsin. Benim itibarım var en azından. | Open Subtitles | لست حتى تعمل في مجال الترفيه، أنا لديّ سمعة |
| Bu aileye ihanet ettin ve pişman bile değilsin. | Open Subtitles | لقد خنتِ هذه العائلة و انتِ لست حتى آسفة |
| Bunu anlayamıyorum, sen Körfez Biriminde bile değilsin. | Open Subtitles | أنا لا تحصل عليه. أنت لست حتى في شعبة الخليج. |
| - Orada olup olmadığına emin bile değilsin. | Open Subtitles | أنت لست حتى متأكدا من أنه موجود هناك إنّه هناك |
| Teknik olarak FBI'da bile değilsin. | Open Subtitles | عمليا انت لست حتى في الأف بي اي |
| İyi olmanın yakınında bile değilsin. | Open Subtitles | انت لست حتى قريباً من أن تكون بخير. |
| Bu arada kendi çemberinde bile değilsin. | Open Subtitles | بالمناسبة, انت حتى لست بداخل دائرتك الآن. |
| Bu arada kendi çemberinde bile değilsin. | Open Subtitles | بالمناسبة, انت حتى لست بداخل دائرتك الآن. |
| Gerçek bir insan bile değilsin. | Open Subtitles | لأنني أهتم بأمركِ أنتِ حتى لست شخصاً حقيقياً |
| Tam sıra bize geldi ve sen burada bile değilsin. | Open Subtitles | الآن نحن في الجبهة وكنت ولا حتى هنا. |
| Sen onun yarısı bile değilsin. | Open Subtitles | أنت ولا حتى نصفها |
| O bizim sandalyemiz! Sen sakat bile değilsin! | Open Subtitles | هيه،هذه كراسينا أنت حتى لم تصبح مُعاقاً |
| Hayır, Seni dinlemiyorum. Sen burada bile değilsin. | Open Subtitles | كلا لن أستمع إليك أنت حتي لست موجود |
| Tuvalet tasını boşaltır, belki yemeğini pişirirsin. O kadar iyi bir aşçı bile değilsin. | Open Subtitles | لتنظيف مقعد المرحاض والطهي لها حتى لستِ طاهية ماهره |
| Herifin birini senden hoşlansın diye yönlendiriyorsun ki hoşlanmasını sağladığın kişi aslında sen bile değilsin. | Open Subtitles | تتلاعبين بشابٍ مـّا ليحبّكِ، و أنتِ لستِ حتى تحبّينه. |
| Başın ne tür bir derde girdi, farkında bile değilsin, değil mi? | Open Subtitles | ليس لديك أي فكرة عن الورطة اللتي وقعت فيها، أليس كذلك ؟ |
| Sen ringde bile değilsin. | Open Subtitles | صاحبي , أنتَ لست في الحلبة حتي |
| Kötü adam seviyeleri var, Russ. Ve sen ilk seviyede bile değilsin. | Open Subtitles | هناك مستويات للرجال السيئين ، يا (روس) ولستَ حتّى في المستوى الأوّل |
| Lanet olası bir avukat bile değilsin. | Open Subtitles | أنت لستَ حتّى محاميًا لعينًا |
| Artık bir erkek bile değilsin. Ve benim bir erkeğe ihtiyacım var. | Open Subtitles | لم تعد حتى رجلاً وأنا أحتاج لرجل |
| Aslına bakarsan sen bu organizasyonda yetkili birisi bile değilsin ve bizim için konuşma hakkın hiç yok. | Open Subtitles | أتعلم, في الحقيقة, حتى أنك لستَ ضابطاً لهذه المنظمة. ولا يجب أن تتحدث بكلام باسمنا على الإطلاق. |