| Uçak bileti için para biriktirdim ama seni bulamadım. | Open Subtitles | أنا إحتفظتُ بمالي لتذكرة طيرانِ لكن لم استطعُ العثور عليك |
| Ablam elimdeki tüm parayı aldığından uçak bileti için param kalmadı. | Open Subtitles | أختي أخذت كل ما عندي من المال حتى أنا لم يكن لدي مال لتذكرة العودة إلى كوريا |
| -Otobüs bileti için 700 dolar mı? | Open Subtitles | تحتاجين إلى سبعمائة دولار من أجل تذكرة حافلة؟ |
| Babamı aradım ve tren bileti için para göndermesini istedim. | Open Subtitles | أتصلت بأبي وأخبرته أن يرسل لي بعض النقود من أجل تذكرة قطار |
| Pardon, şef. O zaten 1976'da ruhunu Bee Gees bileti için satmış. | Open Subtitles | آسف رئيس، لقد باع روحه مسبقاً عام 1976 من أجل تذاكر حفل موسيقي |
| Geçen yıl, İsa'ya ESPY bileti için dua ettim. | Open Subtitles | السنة الماضية, طلبت من المسيح ESPY تذاكر لحضور - مهرجان جوائز رياضي- |
| Bak, harçlığımdan biriktirdiğim biraz param var. Otobüs bileti için yeterli olacaktır. | Open Subtitles | اسمعي، أدّخر بعض النقود ستكون كافية لتذكرة الحافلة |
| Buradaki herkes otobüs bileti için verdi. | Open Subtitles | لذا كل من هنا يضع المال لتذكرة الحافلة |
| Ama ona kumar borcundan bahsetmedim yani eve dönüş bileti için yollayacağı bütün para aşağılık Barry'ye olan borcuma gidecek-- | Open Subtitles | المال الذي أرسلته لي لتذكرة عودتي للمنزل, سيكون عليَّ دفعه للقذر (باري). |
| O para müvekkilimin beyan ettiği gibi uçak bileti için miydi, yoksa muhbirin istediği gibi Nijerya'daki cihatçılar için mi? | Open Subtitles | هل تلك الأموال من أجل تذاكر الطائرة كما يقول موكّلي أو هي موجّهة لجهاديين في (نيجيريا) كما يدعي المخبر؟ |