Artık bağlı bir çağda yaşıyoruz, herhangi birinin, herhangi bir zamanda, gerçek zamanda elimizdeki küçük cihazla yerini tespit edebileceğimiz bir zaman. | TED | نحن نعيش الآن في عصر الاتصال حيث يمكننا تحديد مكان أي شخص، في أي وقت، في الوقت الحقيقي، من جهاز صغير في أيدينا. |
Sihri araştırmak ve teknolojik bir çağda neden hâlâ bu büyülü merak hissine sahip olmaya devam ettiğimizi sormak için mükemmel bir araçtır. | TED | يبدو انها الوسط المثالي للبحث عن السحر و للسؤال، لماذا، في عصر التقنية، يبقى لدينا هذا الأحساس السحري بالدهشة |
Çünkü artık hepimiz dijital, ağ bağlantılı bir çağda yaşıyoruz, hepimiz ardımızda kayıt bırakıyoruz. | TED | لأنه في العصر الرقمي الذي نعيش فيه الآن, في عصر الشبكات, نحن جميعاً نترك سجلاً. |
Belki birbirimizi başka bir zamanda, başka bir çağda tanıyoruzdur. | Open Subtitles | ربما عرفنا بعضنا في زمن مختلف , عصر مختلف |
Dinamik bir çağda dinamik rakiplerle yaşıyoruz... Radyo, gazete, haber filmleri... | Open Subtitles | نحن نعيش فى عصر نشط, مع منافسون نشطاء, الراديو, الجرائد, افلام الأخبار,و |
En tepedekiler ve diğer herkes arasındaki gelir eşitsizliğinin giderek tırmandığı bir çağda yaşıyoruz. | TED | إننا نعيش في عصر من عدم المساواة في الدخل المتزايد، لا سيما بين أولئك في القمة وأي شخص آخر. |
Gelir eşitsizliğinin en tepeye tırmandığı bir çağda yaşıyoruz. | TED | لذا نحن نعيش في عصر من عدم المساواة في الدخل المتزايد، خاصةً في أعلى الهرم. |
Daha farklı, daha güzel bir çağda kendine zaman ayıran hanımlar olurduk. | Open Subtitles | في عصر مختلف، وأفضل ولكننا سيدتان مترفتان، |
Şanslıyım çünkü sorunumla baş edebilmemi sağlayacak çeşitli araçların olduğu bir çağda yaşıyorum. | Open Subtitles | محظوظ بالعيش في عصر حيث يوجد الكثير من الأدوات المتنوعة متوفرة |
Bunca zamandır kanunsuz kahramanı gizlediğini, adaletin kırmızı bantla engellendiği bir çağda, kahramanlığın timsali olduğunu yazmış. | Open Subtitles | قال بأنه كان يغطي على الحارس الليــلي طوال الوقــت وأنه كان رمزا للبطولــه في عصر |
Başka bir çağda olsaydık beni cadı sanıp yakarlardı. | Open Subtitles | أعلم، في عصر آخَر، سيقوم العَالم، سيحرقونني على أنني ساحِرة. إذهَب. |
Çok ama çok karanlık bir çağda yaşıyoruz ve siz de sorunun büyük bir parçasısınız. | Open Subtitles | نحن نعيش في عصر مظلم جداً وأنتما جزء من المشكلة |
Artık hükûmetlerin, insan kaderinin gerçek hükümdarları olmadığı yeni bir çağda yaşıyoruz. | Open Subtitles | إننا نعيش في عصر جديد حيث الحكومات لا تملك تحديد مصائر البشر حقاً. |
Biliyorsunuz televizyon ve fotoğraf çağı. Görüntüleri bir kez görüp unutmaya alıştığımız bir çağda yaşıyoruz. Bunlar büyük karmaşık resimler, neredeyse çizgi roman gibi birden çok hikâye anlatıyorlar. | TED | نحن نعيش في عصر اعتدنا فيه على الصور التي نراها في التلفاز الصور ذات البعد الواحد. أما هذه فهي قطع كبيرة ومعقدة تقريباً كرسومات كرتونية ذات أبعاد متعددة |
Büyük buluşların her zaman laboratuvarlarda ya da akademi amfilerinde değil de araştırmalara kendince yardım eden insanların bilgisayarlarında, masaüstlerinde ya da ellerinde şekillendiği bir çağda yaşıyoruz. | TED | أننا نعيش في عصر حيث بعض الإنجازات العظيمة لن يحدث في المعامل أو قاعات الأوساط الأكاديمية بل على أجهزة الكمبيوتر المحمول، أجهزة الكمبيوتر المكتبية على راحة ايدي الناس نحن ببساطة سنساعد في البحث |
Ama yoldan çıkmaya böylesine hazır olduğumuz başka bir zaman da yoktu ve bu günümüzde yeni arzularımız olduğundan değil, nedeni, öyle bir çağda yaşıyoruz ki arzularımızın peşinden koşmaya hakkımız olduğunu düşünüyoruz, çünkü mutlu olmayı hak ettiğimiz kültür bu. | TED | لكن أيضا لم نكن أبدا أكثر ميلا إلى الطيش ليس لأنه لدينا رغبات جديدة اليوم ولكن لأننا نعيش في عصر حيث نشعر بأنه يحق لنا اتباع رغباتنا لأن هذه هي الثقافة التي تجعلني أستحق أن أكون سعيدا |
Başka bir çağda, tam burada ilk Korsan Konseyi deniz tanrıçasını insan bedeninde hapsetti. | Open Subtitles | في زمن قديم وفي نفس المكان مجلس الأخوة الأول أسر سيدة البحار وحبسها في جسد إنسان |
Ve şöyle bir sonuca vardım ki, mahremiyetinizi koruma şekliniz, özellikle herşeyin kataloglandığı ve herşeyin arşivlenip kayıt altına alındığı bir çağda, artık bilgileri silmeye gerek yok. | TED | وبالحقيقة توصلت لاستنتاج أن طريقة حماية خصوصيتك، وبالتحديد في زمن يعرض فيه كل شيء وكل شيء يتم أرشفته وتسجيله فليس هناك داعٍ لمحو معلومات بعد الآن. |
Ahlakla ilgili olarak bu ressamın ilginç yanı dinin etkisinin azaldığı bir çağda yaşadı ve bence din olmadan ya da daha az olduğunda topluma ne olacağını merak ediyordu. | TED | والمثير للاهتمام بخصوصه أخلاقيا هو أنه عاش في زمن حيث كان التأثير الديني في تراجع، وقد كان، على ما أعتقد، يتساءل نوعا ما، ما الذي قد يحدث للمجتمع إن لم يكن هناك دين أو إن كان هناك حضور أقل للدين. |
Senin farklı bir çağda yetiştirildiğini ama artık insanları cinsel yönelimlerine göre yargılamanın yanlış olduğunu anladığını ve bir terörist saldırısını falan engellemek için bir erkekle ilişkiye girmen gerekse bunun o olacağını söyle. | Open Subtitles | أخبره أنك تمت تربيتك في عصر مختلف ولكن أنت الآن تعرف أنه من الخطأ الحكم على الناس... بناءً على ميولهم الجنسية وإذا إضطررت لأن تكون شاذاً مع أحدهم |