| Ama bir çocuk, ve Zapatti ailesinin başındaki adamın yeğeni ölüyor. | Open Subtitles | وذلك بالإضافة إلي ولد ميت وأبن أخ رئيس عائلة زباتي ميت |
| Altıncı sınıftan bir çocuk beni bisikletiyle kovaladı, bende kaçtım. | Open Subtitles | لقد تبعني فتى من المرحلة السادسة بدراجته و كنت أركض |
| Belki bunu duymak sizi şaşırtacak, eğer hayatının ilk altı ayında emzirilmişse her 22 saniyede bir çocuk kurtarılabilir. | TED | قد تتفاجئون لمعرفة أنه بالإمكان إنقاذ طفل كل 22 ثانية لو تم إرضاعهم في الستة شهور الأولى من الحياة. |
| Olmo, artık koca bir çocuk oldun... ama hala pantalonuna yapıyorsun... | Open Subtitles | أولمو انت فتىً كبير الان ولكنك ما تزال تبول فى بنطالك |
| Yetimhanede bulunduğum 12 aylık süre içinde, sadece bir çocuk evlat edinildi. | TED | خلال فترة 12 شهراً عندما كنت في دار الأيتام، طفلٌ واحد فقط تم تبنيه. |
| Herkes onun ne kadar güzel bir çocuk olduğundan bahsederdi. | Open Subtitles | لقد اعتاد الجميع أن يذكروا كم أن أخيك ولد جميل |
| O iyi bir çocuk. Kadınlar önünde diline hakim olması gerekir. | Open Subtitles | إنه ولد طيب ولكنه فقط يجب أن يحترس لألفاظه أمام النساء |
| Şimdi lütfen akıllı bir çocuk olup hırsızımı yakalamanı istiyorum. | Open Subtitles | لذا الآن، كن ولد جيد، هل فعلت؟ إذهب لصيد اللص. |
| Federal değil, sizlerden hızlı silah çeken sessiz bir çocuk. | Open Subtitles | ليس كذلك , إنه مجرد فتى هادىء سيقتلكم جميعا ً |
| Onun iyi bir çocuk olduğunu söylemiştim. Başının belada olduğunu düşündüğünde onunla konuşmalısın. | Open Subtitles | أخبرتك أنه فتى رائع,كان عليك أن تتحدث معه عندما تعتقد أنّه في ورطة |
| Vince'in dirilişini açıklayamadım ama Garrett'ın iyi bir çocuk olduğunu söyledim. | Open Subtitles | ولكن أخبرته بأن غاريت كان فتى طيباً تعلمين بأنه كان يائس |
| Ya da ev ödevini araştırmayı bilmeyen bir çocuk çünkü bilgiye erişimi yok. | TED | وفي طفل لا يستطيع حل واجباته المنزلية، لأنه لا يستطيع الحصول على المعلومات. |
| Aslında olan şu; bilgisayarı kullanan tek bir çocuk var. | TED | ما تحصل عليه في الواقع، هناك طفل واحد يشغل الحاسوب. |
| Eğer reklama bir çocuk koymayı düşünüyorsanız, canlı gözüken bir tane seçin. | TED | اذا كنت مصمما على وضع طفل في الإعلان, اختره غلى الأقل حيا. |
| Varoş mahallesinden çıkan ve sizin yeğeniniz olan fakir bir çocuk. | Open Subtitles | فتىً مسكين جاء من الحضيض والذي صادف وأن كان إبن أخيكَ |
| Oda, suyla dolmuştu. Aramızda bir çocuk vardı. | Open Subtitles | الغـرفة امتلئــت بالميـاه كان هنـالك طفلٌ بيـننا |
| Daha 16 yaşında ve normal bir çocuk olmak için mücadele veriyor. | Open Subtitles | جاستن في الـ16 من عمره إنه يكافح ليحاول ان يكون فتاً عادياً |
| Bu harika. Gerçi, bir çocuk üç ayda pek bir şey öğrenemez. | Open Subtitles | يبدو عظيماً، برغم أن الطفل لا يتعلم الكثير في ثلاثة أشهر فقط |
| Sorulması gereken; "Yahudi bir çocuk," "nasıl anti-seminist birisi olur?" | Open Subtitles | والسؤال هو كيف يمكن لطفل يهودي أن يصبح معاديا للسامية؟ |
| Şu ana kadar bir çocuk taşıdım müthiş bir duyguydu. | Open Subtitles | لقد حملت بطفل واحد حتى الان و كان امر رائع |
| -İyi bir çocuk olman gerek biliyorsun. -Öyleyim zaten. | Open Subtitles | تعرف انك يجب ان تكون ولدا جيدا انا جيد بالفعل |
| Zenci bir çocuk artı basketbol... Eşittir Beyaz kız. | Open Subtitles | صبيّ أسود زائد كرة السلّة تساوي فتاة بيضاء |
| 8 yaşındaki bir çocuk ulusal güvenlik için nasıl bir tehlike olabilir ? | Open Subtitles | بربّكِ، أنّى لفتى بالثامنة بالكاد يجيد الضرب والقسمة أن يُمثّل تهديدًا للأمن القوميّ؟ |
| Baba bu, Ayı Yogi'nin Washington Heykeli'ne gitmesine yardım ettiğin bir çocuk menüsü. | Open Subtitles | أبي هذه لائحة طعام للأطفال يجب أن تساعد الدب يوجي للوصول إلى هدفه |
| Çok hassas bir çocuk ve onu almak için Pazar günü gelmediniz. | Open Subtitles | إنها فتاة حساسة للغاية و أنت لم تأتِ لتأخذها يوم الأحد |
| Japonya'da beş günlük iş için 20 bin alan bir çocuk tanıyorum. | Open Subtitles | ؟ اعرف صبياً ربح 20 الف من العمل خمسة ايام في اليابان |