| İstediğim bir çok şey var ama onları da yapamıyorum. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء التي أود القيام بها لكنني لا أقوم بها في النهاية | 
| Yemek Kitabı'nda, insanların duymak istemeyeceği bir çok şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء في كتاب الطبخ الناس لا تود أن تسمعها | 
| Ortalamanın üzerinde olduğu bir çok şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء يفعلها بشكل أعلى من المتوسط | 
| Şimdi, biz mimarların nasıl yapılacağını öğrenmemiz gereken bir çok şey var; sözleşmeleri yerine getirmek gibi, sözleşmelerin nasıl yazılacağını, teminat süreçlerini, paranın zamansal değerini ve masraf tahminlerini anlamak gibi. | TED | هناك الكثير من الأشياء الّتي يجب أن نتعلمها؛ مثل إدارة العقود، وتعلم كيفية كتابة العقود، فهم عمليات التملّك، فهم القيمة الزمنية للنقود وتقدير التكاليف. | 
| Asla olmayacağını düşündüğün bir çok şey var. | Open Subtitles | ثمّة الكثير من الأشياء لا يخطر ببالك قط أنها ستحدث. | 
| Bizim de henüz anlayamadığımız bir çok şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء نحن لا نفهم أما. | 
| Dostum, burada bir çok şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء هنا يا رجل | 
| Demek istediğim, düşünmemiz gereken bir çok şey var. | Open Subtitles | أعني، هناك الكثير من الأشياء علينا أن نفكر ... | 
| Benim hakkımda bilmedigin bir çok şey var ,Eff. | Open Subtitles | ثمّة الكثير من الأشياء التي لا تعرفينها عنّي يا (إيف). |