| Onun aracılığıyla Wallace'ı bulmak için daha iyi bir şansımız var. | Open Subtitles | ولكن لدينا فرصة أن نجد والاس عن طريقها وهي في الخارج |
| Yani bir şansımız var, dünyanın o köşesinde yeni bir gelecek yaratmak için. | TED | لذلك لدينا فرصة لبناء مستقبل جديد في ذلك الجزء من العالم، |
| bir şansımız var, gidip oranın geleceğinin dünyaya açık olduğunu düşünmek için. | TED | لدينا فرصة للتفكير بالمستقبل كشيء منفتح على العالم. |
| Çünkü şimdiye kadar spinternet ve otoriter tartışma ile başımıza gelen şeylere rağmen bu seslerin duyulmaması yönünde büyük bir şansımız var. | TED | لأنه حتى ما حدث ويحدث حتى الآن مع مثاليي الإنترنت والسلطة الإستبداية، فأن هناك فرصة عظيمة لأن تُسمع تلك الأصوات. |
| Şu dergiyi bırak ve beni dinle. Sadece tek bir şansımız var. | Open Subtitles | بربّك يا بوبى, ضع المجلة بعيداً و إنتبه ربما لدينا فرصة واحدة فى هذا |
| Ne kadar yol aldığımıza bakın. bir şansımız var. | Open Subtitles | أنظر كم قطعنا من المسافة حتى الآن لدينا فرصة |
| Bu organizasyonu bir sonraki seviyeye çıkarmak için bir şansımız var. | Open Subtitles | لدينا فرصة لاتخاذ هذه المنظمة إلى المستوى التالي. |
| Çünkü seni çıkartmak için bir şansımız var. | Open Subtitles | لأننا لدينا فرصة لإخراجك من هنا الآن, فرصة جيدة. |
| Bunu yapamazsın! İkinci bir şansımız var. İkimizin şansı. | Open Subtitles | .لا يمكنك إن لدينا فرصة ثانية هنا أنا وأنت |
| Son bir şansımız var. Hazırlanmama yardım etmelisin. | Open Subtitles | لدينا فرصة أخيرة يجب أن تساعدنى على التحضر |
| Peki haklısın. Belki o zaman kazanamazdık. Ama şimdi bir şansımız var tamam mı? | Open Subtitles | حسنا , قد تكونين محقة ولكننا لدينا فرصة الأن |
| Sadece tek bir şansımız var. Bu da hayatına mal olabilir. | Open Subtitles | لدينا فرصة واحدة والثمن سيكون حياة شخص واحد |
| Yani, üniversitede beraber olmak için tek bir şansımız var. | Open Subtitles | أعني, لدينا فرصة واحدة لنكون سوية في الكلية |
| Burada olmamalıydı Burada olmamalıydı Bizim hala bir şansımız var ama onun yok | Open Subtitles | لم يكن يجب أن نكون هنا ونحن لدينا فرصة بينما هي لا |
| Herşey kesinlikle iyi gidiyor. Asıl olay, daha önce insan tarihinde görülmemiş kadar sağlıklı ve uzun yaşamamız için bir şansımız var. | Open Subtitles | كل شيء كان ممتاز جداً أنه لدينا فرصة لا مثيل لها في التاريخ البشري |
| Yani Connor'un bulunduğu muhiti bulabilmek için çok iyi bir şansımız var. | Open Subtitles | لذلك هناك فرصة جيدة أن كونور هو في مكان ما في هذا الحي. |
| Maddenin yoğunluğu sonsuz değil ve bütün süreci tutarlı bir şekilde denklemler ile tanımlamak için bir şansımız var. | TED | مصير المادة محدود , و لدينا الفرصة لجملة منتظمة من المعادلات التي تصف العملية برمتها |
| Bunu doğru yapmak için bir şansımız var.Amerika yı değiştirebiliriz. | Open Subtitles | أمامنا فرصة لتصحيح الأخطاء أمامنا فرصة لتغيير أمريكا |
| Duruşmaya gitmeme gibi bir şansımız var mı? | Open Subtitles | هنالك فرصة سانحة لعدم ذهابنا إلى المحكمة ؟ |
| Çocuklar, sadece bir şansımız var yoksa ölür. | Open Subtitles | أوكي , لدينا فرصه واحد لعمل هذا أو إنه سيموت مفهوم ؟ |
| Pekala, bizim üçün gücünü geri almamız lazım hala bir şansımız var. | Open Subtitles | حسناً، إن استطعنا استعادة قوة الثلاثة، فمازلنا نملك الفرصة |
| En ufak bir şansımız var mı bilmiyorum. | Open Subtitles | لستُ متأكداً إن كنّا نملك فرصة ضئيلة بالفوز |
| Derinlerin Sakini savaşmak istemezse, hala bir şansımız var demektir. | Open Subtitles | إذا كان ساكن الأعماق لا ينوي القتال هذا يعطينا الفرصة المناسبة |
| Henüz hayatta kalmak için bir şansımız var. | Open Subtitles | لدينا الفرصه لننجو |
| Bunu biliyorum. İşini bitirebilmemiz için bir şansımız var. | Open Subtitles | أنا أعلم بأنَّهُ لدينا فرصةً للقضاء عليه |
| Onu yolunda tut. Sadece tek bir şansımız var. | Open Subtitles | ، أبقها على هذا المسار . إنّ لدينا فرصةٌ واحدة بهذا |
| Saldırıya geçmelerinden önce onları bulmak için bir şansımız var. | Open Subtitles | فلدينا فرصة للعثور عليهم قبل أن ينفذوا الهجوم |