Bana tembel olduğunu söylemenin oldukça nazik bir şekli gibi geldi. | Open Subtitles | تبدو كطريقة دبلوماسية للغاية للقول انه كسول |
- Ölümün kötü bir şekli gibi. - Ölmeyiz. | Open Subtitles | يبدو كطريقة بشعة للموت لا نموت |
Bana "yalancı" demenin süslü bir şekli gibi geliyor kulağa, efendim. | Open Subtitles | تبدو كطريقة واهية لدعوتي بالكاذب، سيدي. |
Okumak, düşünmenin bir şekli. Bu yüzden okumak zordur çünkü düşünmek zorunda kalırız. | TED | إن القراءة شكل من أشكال التفكير، لذلك من الصعب أن نقرأ، لأنه يتوجب علينا أن نفكر. |
moleküler organizasyonun bir şekli ve onun hakkında ki hiçbir şey yüce yada ilahi değil. | Open Subtitles | وهو شكل من أشكال التنظيم الجزيئي وليس هناك شيء فائق أو إلهي حول هذا الموضوع |
Ortaçağ zamanlarında hastalıklı, ölü bedenler bazen biyolojik silahların ilkel bir şekli olarak duvarların üzerinden atılırdı ve bugün, insanların göçmenliğin bir şekli olarak duvarların üzerinden fırlatıldığı düşünülüyor. | TED | الآن في العصور الوسطى، كانت جثامين الموتى والمرضى تعلّق على الجدران كأنها شكل من الرفاهية البيولوجية، وكما هو منصوص عليه اليوم، يُدفع الأشخاص لعبور الجدار على أنه شكل من أشكال الهجرة. |
Yine de, Dogu Hindistan şirketi ve imparatorluk yonetimi altında 200 yıldan fazla bir sure yasadiktan sonra, Hindistanlılar onun emperyalizmin bir şekli olduguna inanarak kureselleşmeye karşı çok dogal bir tepki gösterdiler. | TED | مرة أخرى، بعد أن عاش لأكثر من 200 سنة في إطار شركة الهند الشرقية، وتحت الحكم الامبريالي كان للهنود رد فعل طبيعي جدا نحو العولمة معتبرين اياه شكل من أشكال الإمبريالية |