| Bir şey eksik ve ben çalıştıramıyorum. | Open Subtitles | شيء ما مفقود وانا لا استطيع عمله |
| Birşey yanlış! Bir şey eksik! | Open Subtitles | شيء ما خطأ شيء ما مفقود |
| Birşey yanlış! Bir şey eksik! | Open Subtitles | شيء ما خطأ شيء ما مفقود |
| Şimdi, bu resmi yapan ressam "Bir şey eksik. Nedir acaba?" diyor. | Open Subtitles | الأن الفنان الذي رسم تلك الصورة يقول هنالك شيء مفقود ماهو؟ |
| -Tuhaf değil mi? Yine dördümüz birlikteyiz, ama tabii ki Bir şey eksik. | Open Subtitles | ها نحن مجددًا، أربعتنا معًا ولكن، بالتأكيد هناك شيء مفقود |
| Çok önemli Bir şey eksik sanki. | Open Subtitles | لكنه يخيفني على الأغلب أشعر أن هناك شيء ناقص |
| Bir şeyler... Bir şey eksik. | Open Subtitles | ...شيء ما شيء ما مفقود |
| Bir şey eksik. | Open Subtitles | شيء ما مفقود |
| Bir şey eksik. | Open Subtitles | شيء ما مفقود. |
| Hayatında Bir şey eksik gibi. Bilemiyorum gerçek aşk belki de. | Open Subtitles | هناك شيء مفقود في حياته لا أعرف، الحب الحقيقي ربما |
| Evet. Şimdi gördüm. Bir şey eksik gibi geliyor. | Open Subtitles | اجل, لقد توقفت للتو, انى اشعر كان هناك شيء مفقود |
| Işık sizin için çok açık. Bir şey eksik: | Open Subtitles | الضوء واضح للغاية من أجلكم هناك شيء مفقود |
| Herhangi Bir şey eksik mi bakmamız gerekiyor. | Open Subtitles | نحتاج إلى التجول لرؤية إن كان هناك شيء مفقود |
| - Ama yine de Bir şey eksik gibi. | Open Subtitles | وتقليل درجة حرارة الهيكل الرئيسي، ومع ذلك هناك شيء ناقص |
| Bana cehennemi yönetirken yanımda olmayıp yardım etmek istemediğini düşündürtecek Bir şey eksik. | Open Subtitles | لكن هناك شيء ناقص شيء يجعلني أعتقد أن... أنه ربما لا يريد أن يساعدني |