| Çok geçmeden elimizdeki bu bilgilerde olağan dışı bir şey olduğunu fark ettik. | Open Subtitles | حالاً ، أدركنا أن هناك شيء ما بهذه البيانات والتي ليست غير عادية |
| Bu kahvehaneye ilk geldiğim akşam, ilsa'yla aranızda bir şey olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | أول مساء حضرت إلى المقهى، عرفت أن هناك شيئاً بينك وبين إلسا. |
| Ayrıca bunun karmaşık, tahmin edilemez işlerde ve büyük problemleri çözmede gerekli bir şey olduğunu düşünüyorum. | TED | وأود أن أعرض لكم أنه أمر مهم جداً للعمل المعقد والذي لا يمكن توقعه ولحل المشاكل الكبيرة. |
| İnsanların artıklarını temizlemenin ne iğrenç bir şey olduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل لديكم أدنى فكرة أنه من المقرف التنظيف بعد أناس أخرين؟ |
| Neler olacağını bilmenin çok da eğlenceli bir şey olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن الأمر سيكون أفضل إذا علمت ما سيحدث مستقبلاً. |
| Bunların, ilgi odağı olmak için benim uydurduğum bir şey olduğunu düşündü. | Open Subtitles | يعتقد أنه شيء اختلقته حتى اسبب المشاكل وحسب وأن أكون محط الاهتمام |
| Onun insanlara kötülük etmeyeceğini biliyorum bu yüzden her ne yapıyorduysa bunun iyi bir şey olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | اعلم انه لم يكن ليفعل امور سيئه بالآخرين لذا ايًا ماكان يفعله فانا اعلم انه شئ جيد |
| Doktorlar ve bilim camiası kimi meselelere ancak değinecek bir şey olduğunu bilirlerse değinirler. | TED | الأطباء والمجتمع العلمي باستطاعتهم معالجة المشاكل فقط عندما يعرفون أن هناك شيء يجب علاجه. |
| Özünde saklı bir şey olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف أن هناك شيء بداخلك اسفل تلك القشور |
| Ve bir his bana, kötü bir şey olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | لأنه سوف يقابلني في الردهة وما اشعر به هو أن هناك شيء فظيع قد حدث له |
| İyi bir polis bir şey olduğunu bilirken hiçbir şey olmadığını kabul etmez. | Open Subtitles | الشرطي الجيد لا يقبل بوجود شيء ما عندما يعلم أن هناك شيئاً آخر |
| İçgüdülerim aklında bir şey olduğunu fısıldadı ve eğer sakin kalıp ona yeterince zaman tanırsam ne olduğu ortaya çıkacaktı. | TED | إحساسي الداخلي أخبرني أن هناك شيئاً في بالها، وأنني إذا بقيت صامتةً وأعطيتها وقتاً كافياً، فسيخرج هذا الأمر. |
| Önemli bir şey değildi. Daha kötü bir şey olduğunu sandım. | Open Subtitles | أنه أمر لا يستحق القلق, أنه يبدو أسوأ مما هو |
| Hıristiyan olmanın iyi bir şey olduğunu okula göstermeyi çok isterim. | Open Subtitles | وأود أن أري طلاب المدرسة أنه من الرائع أن تكون نصرانيا |
| Birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmememizin garip bir şey olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | يعتقدون أن الأمر غريب اننا لانعرف أى شئ عن بعضنا البعض |
| Riske girip ödemediğimiz için kesilecek olan bir şey olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | سوف أخمن وأقول أنه شيء لم ندفع ثمنه وسوف ينقطع عنا |
| Ama bilirsin, eğer bunu iyice düşürnez, iyi bir şey olduğunu göreceksin Gina. | Open Subtitles | انا اعتقد انه شئ جيد يا جينا فكرى بهذا |
| sizi bu yolculuğa çıkarıp, nasıl bir şey olduğunu göstermek olabilir. | TED | وهو أخذكم في رحلة لأريكم كيف يبدو الأمر |
| Hep yapabileceği bir şey olduğunu düşünürdü. | Open Subtitles | كان دائماً يعتقد أن هناك ما كان يستطيع فعله |
| - Ama ortada bir şey olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | إن كان هناك قصة أعدك بانها ستكون لك مرة أخرى, لا أعتقد أن هناك أي شيء في هذا على الطلاق |
| -Neden? Gerçek seni sevdim diye mi? -Hayır, gerçek ben diye bir şey olduğunu sanıyorsun diye. | Open Subtitles | كلا ، لأنّكِ تعتقدين أنّ هناك شيء حقيقي بي |
| Kızınızın duymak istediğini bir şey olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | حسناً، لا أعتقد أنّه شيء تُريدين أن تسمعه ابنتكِ. |
| Ama sonra gördüğünün bambaşka bir şey olduğunu anlıyorsun. | Open Subtitles | و أن تعتقدى أنكى تعرفين بالضبط ماذا ترين و .. ثم تكتشفى أنه شئ آخر تماما |
| Sen sahneye çıkana kadar müzik menajeri diye bir şey olduğunu bile bilmiyordum. | Open Subtitles | إنني لم أكن أعلم بأن هناك شيء اسمه مدير موسيقي، بغضّ النظر عمّا يفعلونه حتى ظهرت أنت في المشهد |
| Bu bana, sana bahsetmeyi unuttuğum bir şey olduğunu hatırlattı. | Open Subtitles | يتضح لي الان ان هناك شئ ربما لم اخبرك به |