Ama işte benimle karanlık bir bodrumda sıkışıp kalmış durumdasın. | Open Subtitles | ورغم ذلك، ها أنت ذا عالق في قبو مظلم معي |
Söylemeliyim ki, Chris hayatım boyunca seni bir bodrumda kilitli halde görmek istedim ama şimdi bu gerçekleşince de tek istediğim seni oradan kurtarmak. | Open Subtitles | كل حياتي أردت أن أراك محبوساً في قبو لكن بما أنه حصل الآن كل ما أريده هو إخراجك |
Bir ABD askerini boktan bir bodrumda sandalyeye bağlamışsınız. | Open Subtitles | لديكما جندي أمريكي مقيد لكرسي في قبو لعين |
- bir bodrumda, 10 yıldan fazla süre esir alınmış iki kız ile ilgili. | Open Subtitles | - قتاتين حُبِسَتَا في قبو - لأكثر من عشر سنوات |
Lanet olası randevunun boktan bir bodrumda olduğunu söylemedin. | Open Subtitles | لم تقل ولا كلمة لعينة بأنّ اللقاء سيجري بقبو لعين |
Vladimir kerhanesini bir bodrumda işletiyor. Eski bir depo. | Open Subtitles | (فلادمير) يُدير بيتاً للدعارة في قبو مبنى قديم، لتخزين الفراء |
Francis'e birkaç saat Bronx'taki pis bir bodrumda sandalyeye çiviledi ve ölümüne işkence yaptı. | Open Subtitles | نال من (فرانسيس) خلال ساعتين في قبو نتن في (برونكس) مثبتاً بمقعد معذب إلى ان مات |
Bronx'taki pis bir bodrumda sandalyeye çivileyip ölümüne işkence yaptı. | Open Subtitles | في قبو نتن في (برونكس) مثبتاً بمقعد معذب إلى ان مات |
Bizi bir bodrumda tuttuğunu. | Open Subtitles | أنك تحتجزنا في قبو. |
Üretim amacıyla kullanılan bir bodrumda olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال بأنه بقبو أحد المباني في مكانٍ ما |
Küflü bir bodrumda cesetle uğraşırken karşılaşıyoruz. | Open Subtitles | صدفة اللقاء بقبو عفن وعلى جثة. |