| Sana yiyecek bir şeyler bulmak için bir dakikalığına ayrıldım. | Open Subtitles | ماذا حدث لك لقد تغيبت لدقيقة لأعثر على شىء لتأكليه |
| Buffy, diyelim ki işe yaradı. Willow'un bir dakikalığına büyü yapmasını engelledik. | Open Subtitles | بافي , فلنقل أن هذا سيفلح وأوقفنا بافي عن عمل السحر لدقيقة |
| O zaman bir dakikalığına sessiz ol da beni dinle. | Open Subtitles | إذن فقط كوني هادئة لدقيقة و دعيني أقول شيئاً ما |
| bir dakikalığına bile bunun beraber halletmemiz gereken bir mesele olduğunu düşündün mü? | Open Subtitles | هل فكرت للحظة أنه ربما كان هذا شيء يمكننا أن نتعامل معه سويةً؟ |
| Şimdi bir dakikalığına bunu ilk olarak anladığım zamana geri dönelim. | TED | لكن دعوني أرجع خطوة للوراء للحظة حينما فهمت ذلك للمرة الأولي بشكل شخصي. |
| bir dakikalığına sahip olacağımız şeyin yeterli olacağını varsaymak istemiyorum. | TED | لا أرغب في التظاهر لمدة دقيقة أنّ ما لدينا على وشك أن يكون كافياً. |
| Tamam, bir dakikalığına ciddi olabilir misin? | Open Subtitles | هل تستطيعين ان تكوني جديه لدقيقه واحده ؟ |
| Şimdi beni yanlış anlamayın, size bir dakikalığına veri paylaşmanın kötü bir şey olduğunu söylemiyorum. | TED | ولا تفهموني خطأ، أنا لست أوحي لدقيقة أن مشاركة البيانات أمر سيء. |
| Yalnızca bir dakikalığına hayal edelim tüm güçlerini el yıkamanın önemini vurgulayan bir mesaj için kullansalar. | TED | تخيلوا لدقيقة فقط، حين يضعون كل طاقتهم خلف رسالة قوية كقوة غسيل الأيدي بالصابون. |
| bir dakikalığına ikonların en büyüğüne bakalım, Leonardo da Vinci. | TED | دعونا ننظر لدقيقة إلى أعظم رمز، ليوناردو دا فينشي |
| Beni sadece bir dakikalığına izleyin ve her şeyi göreceksiniz. | TED | تسطيعون متابعتي لدقيقة واحدة وسوف ترون كل ذلك |
| Ama öyleyim. Alan, bir dakikalığına duralım. | Open Subtitles | حسنا لكنني مهتاجة الان، دعنا نتوقف لدقيقة |
| Pekala. Yukarı gelebilirsin ama sadece bir dakikalığına. | Open Subtitles | حسناً , حسناً, يمكنك الصعود ولكن لدقيقة فقط |
| bir dakikalığına bakışlarımı başka yöne çevirdim, o gitmişti. | Open Subtitles | لقد أشحت بنظري لدقيقة فقط و كان قد اختفى |
| Şimdi bir dakikalığına beyine bir bakalım, ve mutluluğun kaynağının evrimin neresinden olduğunu görelim. | TED | فلنذهب إلى داخل الدماغ للحظة ونرى من أين تبرز السعادة خلال تطورنا. |
| - Affedersiniz. Dürbününüzü bir dakikalığına ödünç alabilir miyim? | Open Subtitles | عفوا, هل يمكن ان استعير نظارتك المكبرة للحظة ؟ |
| Bu da diğerlerinden biri olmamı ve bilinmeyen işlerine... ..veya bilinmeyen eğlencelere aceleyle giderlerken onları bir dakikalığına olsun durdurmamı engelliyor. | Open Subtitles | ويحبطني أنّي لا يمكن أن أكون جزء منهنّ, أو أن أستطيع إيقافهنّ للحظة أثناء هرعهنّ نحو أعمال مجهولة |
| Gözlerimizi yalnızca bir dakikalığına kapatırız ve bir çok yeni fikirle açarız. | TED | يمكننا فقط ان نغلق أعيننا لمدة دقيقة واحدة وسوف .. .. نحصل على العديد من الافكار الجديدة |
| bir dakikalığına gitmeniz gerekiyorsa bahane uydurmayın. | Open Subtitles | لا تجعل الأعذار إذا كان عليك أن تترك لمدة دقيقة. |
| bir dakikalığına sırtımı dönüyorum hemen Simon Elder'la ortak olmuşsun. | Open Subtitles | أدرت ظهري لدقيقه واحده والان سايمون ايدر شريكك الجديد؟ |
| bir dakikalığına konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | ايمكننا ان تحدث سويا للحظه, من فضلك؟ |
| bir dakikalığına kapatman lazım, arkada görüşelim. | Open Subtitles | ، أريدك أن تغلق للحظات . وقابلنيّ بالخلف |
| Biriniz sadece bir dakikalığına girebilir. | Open Subtitles | أحدكم يُمْكِنُ أَنْ يَدْخلَ لمدّة دقيقة. |
| bir dakikalığına orada sorunların var sanıyordum, Robbie. | Open Subtitles | ظننت لوهلة انه سيكون لديك مشكلة هناك يا روبي |
| bir dakikalığına düşünün: 1.1 milyar dolar ve 26 yaş. | TED | فكروا في ذلك لبرهة: 1.1 مليار دولار، بعمر 26 سنة. |
| bir dakikalığına onu görebilirsin sonra ameliyata alacağız | Open Subtitles | يمكنك رؤيته ولكن لدقائق قليلة نحن على وشك إجراء عملية جراحية له |
| bir dakikalığına video dergileri... okumuyormuşum gibi davranır mısın? | Open Subtitles | يا نوح, هل تستطيع ان تتظاهر لثانية واحدة إنني لا أفقه شيء مما تقول |
| İki çocuğu küvetteymiş. Onları bir dakikalığına yalnız bırakmış. | Open Subtitles | لقد كان طفلاها بحوض الإستحمام لقد تركتهما لوحدهما لحوالي دقيقة |
| bir dakikalığına telefonu kullanmak istediğini söyledi. | Open Subtitles | قالت بأنّها كانت تُريد استعمال الهاتف لدقيقةٍ. |
| Onu bir dakikalığına okşadım, sadece bir dakikalığına. | Open Subtitles | لاطفتُهُ لدقيقَة لدقيقَة واحِدَه |
| Neden bir dakikalığına Kelly Ripa olmayı bırakıp, sen de denemiyorsun? | Open Subtitles | لم لا تتوقفين عن كونك كيلي ريبا للحضة و جربي |