| Genç adam, bundan bir doz alacaksın ve çabucak iyileşeceksin. | Open Subtitles | أيها الشاب ، جرعة واحدة من هذه وسوف تشفى تماماً |
| Kendi büyükbabam, tek bir doz antibiyotiğin böbreklerini iflas ettirmesi sonucu öldü. | TED | بعد جرعة واحدة من المضادات الحيوية مما تسبب في تعطيل كليتيه. |
| Her şırınga sadece tek bir doz içeriyor, o yüzden dikkatli kullan. | Open Subtitles | , كل حقنة تحتوي على جرعة واحدة لذا استخدميها بحكمة |
| Sabah ara beni, bir doz aldıktan sonra bu steel gitar blues'undan. | TED | إتصل بي في الصباح بعد جرعة من البلوز بواسطة الجيتار المعدني وسترى |
| Belki Lana ve Brett'in tek ihtiyacı Seritro ilacından bir doz. | Open Subtitles | لذا ربما بريت و لانا بحاجة إلى جرعة من دواء سيريثرو |
| Bacağı tekrar acırsa ona bir doz daha vermen gerek. | Open Subtitles | اذا بدات ساقاه توجعانه يجب عليكِ ان تعطيه حقنة اخرى |
| Sadece büyük bir doz adrenalin, hepsi bu. | Open Subtitles | إنها فقط جرعة واحدة من الأدرينالين هذا كل ما بالأمر |
| Hayır. Michael bunu kendi yapıyordu, her seferinde bir doz,.. | Open Subtitles | مايكل كان يديرها بنفسه جرعة واحدة في وقت واحد |
| Dur, yapma, Tommy, bir doz yeterli olacaktır. | Open Subtitles | لا، الانتظار، جرعة واحدة هي أكثر من كافية. |
| Onu solunum cihazı ile güvene alınca büyük bir doz nabız düşürücü ile kalp atışı ve nabzı, bırak çatışmayı en iyi şartlarda bile zar zor fark edilecek bir seviyeye düşürdük. | Open Subtitles | بمُجرد أن كانت بأمان على جهاز التنفس الإصطناعي جرعة واحدة كبيرة من حاصرات بيتا ساعدت في خفض مُعدل نبضات قلبها إلى مستوى |
| Her gün bunlardan bir doz alman gerek. | Open Subtitles | تحتاجين لتناول جرعة واحدة من كل من هذه كل يوم |
| bir doz ve saat tıkır tıkır çalışmaya başlar. | Open Subtitles | جرعة واحدة ويبدأ الوقت حتى تعمل |
| Hazine Bebeği sizleri güne bir doz sonik cesaretle başlatıyor. | Open Subtitles | هنا دمية الكنز تعطيكم جرعة من الشجاعة الصوتية لتبدأوا صباحكم |
| (Gürültülü çalar saat) Üzgünüm. Az önce size bir doz kortizol, savaş/kaç hormonu verdim. | TED | أعتذر عن هذا .. فقد أعطيتكم جرعة من الكزرتزول , هرمون الإقتِتَال |
| Birisi şu punka bir doz gerçeklik vermeli. | Open Subtitles | في يومًا ما يجب أن أعطي الوغد جرعة من الواقعية. |
| Bay Başkan, bu genç insanlar gerçekçilikten bir doz almalılar. | Open Subtitles | ايها الرئيس ، هؤلاء الناس على وشك أخذ جرعة من الواقعية |
| Sana bir doz verebilirim ama yan etkilerinden endişeliyim. | Open Subtitles | يمكنني إعطائك حقنة لكن قد لاتحبين الأثار الجانبية |
| Son bir doz. Bu sefer senin için değil. Bu sefer ki, benim için. | Open Subtitles | الجرعة الأخيرة ليست من أجلك هذه المرة، بل من أجلي |
| Ona bu ilaçtan bir doz veremez misiniz? İşe yaramıştı. | Open Subtitles | ألا يمكنكِ أن تعطيها جرعة قوية من الأدوية؟ |
| Büyük bir doz kutsal huşu aldım. | TED | وحصلتُ على جرعة كبيرة من الرهبة المقدسة. |
| Tedaviden sadece bir doz var. Onu çabucak bulup içmelisin. | Open Subtitles | ثمّة جرعة ترياق واحدة فحسب عليكَ بإيجادها وتناولها سريعًا |