| Phoebe, gazete sadece bir hayır olay sponsor, bir yıl, ve ben bu bir aksama olmadan çıkmak istiyorum. | Open Subtitles | فيبي ، الجريدة تكون راعية لعمل خيري واحد في السنة و أنا أريد أن يمضي هذا بدون أي عائق |
| bir hayır kurumu ve çocuklar için daha iyisini yapmakla ilgili biriyle tartışıyordu. | Open Subtitles | هو يتحدث مع شخص ما عن حدث خيري و كيف سيقوم به للأولاد |
| Ve Maysoon'un Çocukları'nı kurdum, Filistinli göçmen çocuklara benim ailemin bana verdiği şansın birazcığını verebilmeyi amaçlayan bir hayır kurumu. | TED | أسست مؤسسة ميسون للأطفال، وهي مؤسسة خيرية تأمل أن تعطي الأطفال من اللاجئين الفلسطينيين شيئا بسيطا مما قدمه والديَّ لي. |
| 60 ülkedeki fakir çocukları doyuran bir hayır kurumu işletiyor. | Open Subtitles | تدير جمعية خيرية التي تغذي الأطفال الفقراء في 60 بلدا |
| Ben yerel bir hayır işiyle uğraşmanı ya da suluboya resim yapmanı kastetmiştim. | Open Subtitles | قصدتُ إدارة إحدى الجمعيات الخيرية المحلية أو الرسم بالألوان المائية أو شئ ما |
| Ya da "Her şeyde bir hayır vardır" nasıl? | Open Subtitles | او ماذا رايك حول السحابة لها جانب مضيء ؟ |
| Kadın avukat, adam bir hayır kurumu işletiyor. | Open Subtitles | انها محامية وهو يدير منظمة غير هادفة للربح |
| Tam olarak ulusal güvenlik meselesi değil ama önümüzdeki ay, Faaliyet Bilimi Programında Sanat için bir hayır yemeği düzenliyorum. | Open Subtitles | إنها بالكاد مسألة أمن قومي ولكني أقيم حفلاً خيرياً لبرنامج المنح الفنية |
| ve başlangıçtan bu yana bir girişime girdiğimizden beri çok açıkca bir hayır kurumu olmadığımızı söyledik. | TED | وعندما شرعنا في هذه المبادرة, منذ البداية قلناها بوضوح: انها ليست عمل خيري. |
| Herkes kocamın neden bir hayır kurumu işlettiğini soruyor. | Open Subtitles | الجميع يسألني لماذا زوجي يقوم بإستضافة حفل خيري |
| Caitlyn sorunlu kızlara yardım eden bir hayır kurumunun başındaydı. | Open Subtitles | كيتلين " كانت تدير أعمال " خيري للفتيات المتعرضات للمشاكل |
| Hemen hemen her durumda, bu bir hayır kurumunun başlayış şekli. | TED | في الأغلب ، هذه هي طريقة إنشاء مؤسسة خيرية |
| Ama UNICEF o kadar büyük ve geniş bir hayır kurumu ki sizin az miktardaki bağışınızın nasıl bir fark yaratacağını zihinde canlandırmak biraz zor olabilir. | TED | لكني أعتقد أن اليونيسيف تكون مؤسسة خيرية كبيرة فقط مما سيجعل من الصعب تصور كيف لتبرعك الصغير أن يحدث تغيرا |
| Peki bir hayır kurumuna düzenli bağış yapıyorsanız bu kurumun mirasınız hakkında hak iddia edebileceğini biliyor muydunuz? | TED | وهل تعلمون بأنه لو كنتم تتبرعون بشكل منتظم لمؤسسة خيرية قد يكون لدى هذه المؤسـسة الأسباب لتقديم مطالبة على ممتلكاتكم؟ |
| Normalde, bir hayır kurumu bir sebeple başlar ve bu sebepten direkt olarak etkilenen biri tarafından. | TED | حسنا، تبدأ المؤسسة الخيرية عادة بقضية محددة و بشخص متضرر مباشرة من هذه القضية |
| Tek bildiğim, her şeyi bir hayır kurumuna bağışlamış olabileceği. | Open Subtitles | لكل الذين اعرفهم قد يترك كل شيء للجمعيات الخيرية |
| O ise kanserle ilgili araştırmalar yapan bir hayır kurumunda çalışıyordu. Hmm. | Open Subtitles | وهو يعمل في أحد الجميعات الخيرية لبحوث السرطان |
| Sanırım her trajedide bir hayır vardır. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك جانب مضيء إلى كل مأساة. |
| Her şeyde bir hayır vardır. | Open Subtitles | في كل غَمْ ، هناكَ جانبٌ مضيء |
| Demek istediğim, her işte bir hayır vardır. | Open Subtitles | المقصد هو، هناك جانب مضيء. |
| Şu anda faal olmayan Orta Doğulu çocuklara yardım amacıyla kurulmuş bir hayır kurumuna aitmiş. | Open Subtitles | حصلت عليه! وهو ينتمي إلى غير هادفة للربح البائد أن يعتني الفقراء الأطفال في الشرق الأوسط . |
| bir hayır kurumunu yönetirken çok para harcaman gerekir. | Open Subtitles | عندما تدير عملاً خيرياً عليكَ أن تصرف الكثير من الأموال |