| Bir mil geride bir inek görmüştüm. Exspressonu al da işe koyulalım. | Open Subtitles | لقد شادهت بقرة علي بعد ميل أحضر القهوة ، نحن في العمل |
| Bana göre o büyüklükteki birşey anca bir inek olabilir. | Open Subtitles | حسنا ، بالنسبة لي أي شيء بهذا القياس هو بقرة |
| Benim gördüğüm lezzetli birşey yemek üzere olan bir inek. O inek ne yiyiyor? | TED | ولكن ما أراه هو بقرة على وشك أكل شيء ما لذيذ . والسؤال ما الذي سوف تأكله البقرة ؟ |
| Ve tabii ki, bir inekten bahseden bir şiir okurken sayfada size bakan bir inek resmine ihtiyacınız yoktur. | TED | وبالطبع، عندما تقرأ قصيدة يُذكر فيها بقرة فأنت لست بحاجة ليكون أمامك رسمة لبقرة. |
| Daedalus ahşap çukurlu bir inek yaptı, o kadar gerçekçiydi ki boğa kandırıldı. | TED | بنى دايدالوس بقرة خشبية مجوفة وتشبه البقرة الحقيقية لخداع الثور |
| Cadı avı genellikle bir talihsizlikle başlardı: kötü hasat, hasta bir inek ya da ölü doğmuş bir çocuk. | TED | عادةً ما كانت مطاردة الساحرات تبدأ بمصيبة: كمحصول فاشل، أو بقرة مريضة، أو ولادة جنين ميّت. |
| Sizden gercekten hoslanirsam, size bir inek ve daha bir cok sey veririm ve arkadas oluruz. | TED | إن فعلت مثلك. سأعطيك بقرة واحدة وأشياء أخرى كثيرة ونصبح أصدقاء. |
| Genellikle bir inek alıyor. İnek süt veriyor. | TED | عادة ما تشتري بقرة. البقرة تعطي الحليب. |
| Bu köyde bütün sahip olduğumuz tek bir inek. | Open Subtitles | بقرة واحدة هي كل ما لدينا في هذه القرية. |
| Ailesi onun bu seyahati için bir inek ve birazda toprak satmıştı. | Open Subtitles | باعت عائلته بقرة وبعض من أراضيها لدفع أجرة رحلته |
| Artık genelevde bir inek ölmüş gibi kokuyor. | Open Subtitles | الآن هذا أشبه برائحة بقرة ميتة في بيت دعارة |
| Ama bence, güzel kadın kafalı bir inek olmaktan çok daha iyi. | Open Subtitles | أظن ان هذا افضل من ان تكون بقرة برأس امرأة جميلة |
| Burası bir inek çiftliği. Ne görmeyi umuyordun? | Open Subtitles | انها بقرة تخص المزرعة هناك بقر فى الخارج بالفعل |
| İnek ayağı gördüm. Arabamızda bir inek var! | Open Subtitles | كان هذا حافر حيوان هناك بقرة تقود سيارتنا |
| Arabam canlı yayında ve yanılmıyorsam içinde bir inek var. | Open Subtitles | سيارتى ظهرت على شاشة التليفزيون و أعتقد بان هناك بقرة بداخلها |
| Ve geçenlerde penceremde bir inek gördüm. Sanırım birbiriyle bağlantılı. | Open Subtitles | و قد رأيت أيضا بقرة خارج نافذتى أعتقد أن هذا له صلة بالأمر |
| bir inek iPod'umu aldı, ben de onu yumrukladım! | Open Subtitles | هناك بقرة أخذت مشغل الموسيقى الخاص بي ولكمتها |
| Hatta önüne mor bir inek resmi koyup komşularına renkleri bildiğini bile gösterirler. | Open Subtitles | ربما يرونك بقرة أرجوانية و يخبرونك ذوق ابنهم الرفيع في الألوان |
| Evet, babam bir inek olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أجل لقد قال أبي أنك كنت مهووسة علمياً |
| Anne, aglamayi birak. Koca bir inek olmadigimi biliyorum. | Open Subtitles | .أمي توقفي عن البكاء .أعرف أنني لست مهووسة بالدراسة كثيراً |
| Eğer ona bir inek gibi gözüktüğünü söyleseydim, incinirdi. | Open Subtitles | لو كنت أخبرتها أنها تبدو مثل البقرة كنت أذيت مشاعرها |
| Bütün bu olanlar, askılı pantolon giyen ve peltek konuşan bir inek olduğum zamanları aklıma getiriyor. | Open Subtitles | هذا الأمر برمته يعيد إليّ ذكريات سيئة كوني كنت عضوة في فريق غنائي غريبة الأطوار و أرتدي ملابس غريبة |
| Çok güzel bir inek ama. | Open Subtitles | -لكنها بقرةٌ جميله . |